Sporiçeriklerini beğendiğini belirten Baby Boomer kuşağının oranı %20’dir. Bu sonuçlar yine Z kuşağı ile ortak ilgi alanı yakalayan bir Baby Boomer kitlesi olduğunu gösteriyor” dedi. Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal, “Son olarak ilgi çeken diğer bir sonuç ise, Baby Boomer kuşağı sosyal medyadaki politik
Buaraştırmada, Ankara ilindeki Rehberlik Araştırma Merkezlerinde Görevli Rehber Öğretmenlerin İş Doyumu Düzeylerinin bazı değişkenlere göre aralarında fark olup olmadığı açısından incelenmiştir.Araştırma 2009?2010 öğretim yılı güz döneminde Ankara ili sınırları içerisindeki 15 tane olan Rehberlik Araştırma Merkezinde görev yapan 121 rehber öğretmeni
mdumanfsm.edu.tr. 0212 521 81 00 - 6070. Akademik CV İletişim. Yöksis. Web of Science. Biyografi. Prof. Dr. Musa DUMAN (Ordu, 1962) Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi ve 1987'de İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Yeni Türk Dili alanında yüksek lisansını, 1993
TrakyaÜniversitesi Eğitim Fakültesi Yabancı Diller Eğitimi Bölümü Alman Dili Eğitimi Ana Bilim Dalı Öğr. Gör. Dr. Coşkun DOĞAN’ın, Sakarya Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Muharrem TOSUN ile birlikte hem editörlük hem de bölüm yazarlığı yaptığı “Kültürlerarası Araştırmalar” isimli kitabı
Vakıfüniversitesinde görevli öğretim üyesinin, iş sözleşmesinin haksız feshinden kaynaklanan alacak davası (ücret, tazminat vs) tam yargı davası kapsamında idari yargının görev alanındadır. -Yıllık zam farkı ücreti talebinin KABULU ile, net 5.556,11 TL’nin 100 TL’sine dava tarihi olan 06/08/20T4 tarihinden
UMm72y. Ana sayfa Forumlar Neler yeni Kullanıcılar Giriş yap Kayıt ol Neler yeni Yeni mesajlar Ana sayfa Forumlar İstenen konu bulunamadı. Ana sayfa Forumlar Üst
13 Kasım 2017 1111 Öğretim üyesi, öğretim görevlisi, öğretim elemanı farkları? Merhaba. Ben Ege bölgesinde bi üniversite Yapı İşlerinde Elektrik Elektronik Mühendisiyim. Yüksek lisansa başlamıştım. Kurumdan istifa etmek isterken, amirlerim "kurumda mutlu değilsen Teknik Yüksek Okulunda hocalığa gönderelim yeterli puanların varsa, yetişmiş elemanımızın gitmesini istemeyiz. Gerekli durumlarda Yapı Tekniğe de yardımcı olursun" derken, sadece daire başkanım. Rektörlükle iletişimim yok. YDS 80 ve ALES 77...Benim kafam karıştı, Teknik Bilimler Yüksekokulları gibi 2 yıllıklarda kimler ders veriyor?Öğretim elemanı, üyesi ve görevlisi farkları neler?Yükselme şansı olmuyormuş bi tanesinde? Bu hangisi? Nasıl yükselme imkanı olmuyor mesela? Teziim bu dönem bitecek ve şehrime en yakın üniversite olam 9 Eylülde doktoraya başlayacağım. İzin mi vermezler sonradan? Lütfen düşüncelerinizi yazınız..
Doç. Dr. Murat Batı* YÖK, vakıf üniversiteleri ile devlet üniversiteleri öğretim elemanları arasındaki maaş farkını ortadan kaldırmak için bir düzenleme yaptı. Ancak vakıf üniversiteleri bu düzenlemeyi uygularken bazı sıkıntılar doğdu. “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 17 Nisan 2020’de Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe girdi. Söz konusu Kanun’un 11’inci maddesinde yer alan “Vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanlarına, unvanlarına göre devlet yükseköğretim kurumlarında ödenen ücret tutarından az ücret verilemez” hükmü ile 17 Nisan 2020 itibariyle vakıf yükseköğretim öğretim elemanlarına verilen maaşların devlet üniversitesinin aynı unvanda görevli öğretim elemanlarının aldıkları ücretten az olmaması gerektiği amaçlanmıştır. Ancak maalesef uygulamada bu böyle olmamıştır. YÖK kararı ile sorun aşılmaya çalışıldı mı? Kanun ile ücretlerin eşitlenmesi hedeflendi. Ancak düzenlemede yer alan “eşitlenecek ücret” kavramının net ücret mi yoksa brüt ücret mi olduğu belirsiz. Bu hükümdeki “ücret” sözcüğünün anlamındaki muğlaklığı gidermek üzere YÖK, 5 Haziran 2020 oturum tarihli sayılı kararında “devlet yükseköğretim kurumlarında ödenen emsal ücretin net veya brüt ücret miktarından birisini esas alabileceklerine, karar verildi” denilerek durum vakıf üniversitelerinin lehine yorumlamıştır. YÖK’ün yaptığı bu işlem ilk bakışta kanun metninin, özellikle “ücret” ibaresinin idare tarafından yapılan bir işlemle somutlaştırılması olarak düşünülebilir. Ancak “brüt ücret” ibaresinin uygulamadaki karşılığı ele alındığında bunun somutlaştırılmasından ziyade kanun koyucunun iradesinin ötesinde bir kanuna aykırılık olduğunu söyleyebiliriz. Öyle ki “ücret” kelimesindeki muğlaklığı gidermek için mezkûr kanunun tarihi yorumuna, yani kanun metninin hazırlık aşaması, gerekçesi ve komisyon raporlarına başvurduğumuzda durum daha da netleşmektedir. Kanunun gerekçesinde düzenlemenin getiriliş sebebi “Vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanlarının mali haklarının devlet yükseköğretim kurumlarında çalışan emsalleri ile eşitlenmesi” olarak öngörülmüştür. İşte bu noktada söyleyebiliriz ki emsal ücret olarak brüt ücretin de baz alınabilecek olması mali hakların eşitlenmesini beraberinde getirmemektedir. Bu durum, kanun gerekçesinin tamamen görmezden gelinmesi anlamındadır. Kanun gerekçesinde yer alan “mali hakları eşitlemek” ne demek? Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un gerekçesinin 11’inci maddesinde “Vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanlarının MALİ HAKLARININ devlet yükseköğretim kurumlarında çalışan emsalleri ile eşitlenmesi öngörülmüştür” hükmü yer almaktadır. Gerekçedeki “mali haklar” ibaresi oldukça açıktır. Şöyle ki; devlet üniversitesinde görevli bir öğretim elemanı ile vakıf üniversitesinde görevli bir öğretim elemanının ücretleri aynı mali hakları kapsamamaktadır. Mali hak ibaresi 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu’nun 12, 14, ek madde 1, ek madde 2, ek madde 3 ve ek madde 4 gibi bir kısım maddeleri içermektedir. Söz konusu maddeler özetle YÖK tazminatı, üniversite ödeneği, eğitim/öğretim ödeneği gibi ödemeleri kapsamaktadır. Ve bu maddelerde yazan ortak ifade ise “damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz.” şeklindedir. Yani devlet üniversitesinde çalışan bir öğretim elemanına verilen ücretin bu ödeneklere isabet eden kısmı vergiye tabi tutulmamaktadır. Örneğin devlet üniversitesinde çalışan bir Dr. öğretim üyesinin Ocak 2020 maaşına ilişkin brüt ücreti 10 bin TL kadardır. Gerekli SGK vs kesintiler düşüldükten sonra kalan tutar yani matrah üzerinden vergilendirilmesi gerekmektedir. Ancak devlet üniversitesinde çalışan bir Dr. öğretim üyesinin maaşının büyük bir kısmı söz konusu ödeneklerden ibaret olduğu için vergiye tabi matrahı da düşüktür. Bu kişinin matrahı yaklaşık TL kadardır ve dolayısıyla bu ay için ödeyeceği gelir vergisi de 360 TL civarındadır. Bekâr ve çocuksuz olduğu varsayılan bu öğretim üyesinin hesaplanan gelir vergisinden asgari geçim indirimi de AGİ düşülürse yaklaşık 120 TL gelir vergisi ödenecek ve eline yaklaşık aralığında net ücret geçecektir. Ancak vakıf üniversitesinde çalışan aynı unvana sahip bir öğretim üyesinin brüt maaşı 10 bin TL iken gelir vergisi matrahı TL, hesaplanan gelir vergisi TL ve dolayısıyla da Ocak 2020 dönemine ilişkin eline geçen tutar yaklaşık 7 bin TL civarındadır. Devlet üniversitesinde çalışan öğretim elemanının matrahı düşük olduğundan kümülatif toplam artan oranlı vergi tarifesinde yılın sonlarına doğru ikinci dilime girmektedir. Ancak vakıf üniversitesi öğretim elemanının matrahı yüksek olduğundan mart ayından sonra ikinci dilime ve hatta yılın sonuna doğru yüzde 27’lik oranın bulunduğu üçüncü dilime de girecektir. Bu, vakıf öğretim elemanının eline geçen tutarın yıl sonuna doğru daha da azalması anlamına gelecektir. Görüldüğü üzere bordroda görünen brüt ücretler aynı olsa da, ücreti oluşturan kalemlerin farklı olması nedeniyle devlet üniversitesinde çalışan öğretim elemanı ile vakıf üniversitesi öğretim elemanının maaşından yapılacak vergi kesintisi arasında ciddi bir fark oluşmaktadır. Devlet üniversitesinde çalışan öğretim elemanı, bordrosunda bulunan ücret kalemleri içinde ağırlıklı olarak yer alan çıplak ücret dışındaki ödemeler nedeniyle daha az vergi ödeyecek, vakıf üniversitesinde çalışan ise bordrosunda gelirinin tamamı çıplak ücret olarak göründüğünden vergi yükü çok daha ağır olacaktır. Ayrıca aylar itibariyle artan oranlı vergi tarifesine tabi olduğunu da düşününce hakkaniyet iyiden yiye yok olacaktır. Vakıf üniversitesi, brüt ücret bazında sorumluluğunu yerine getirse de öğretim elemanı devlet üniversitesinde çalışan aynı ünvanlı meslektaşı ile aynı ücreti maaş hesabında göremeyecektir. Ücret gelirlerinin farklı kalemlerden oluşması nedeniyle aynı brüt ücreti alanların farklı matrahlarının bulunması aynı zamanda Anayasamızın 10’uncu maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine de aykırı bir durum olacaktır. Bir an önce düzeltilmesini diliyorum. Konuya “lafzi” bakış açısı 7243 sayılı Kanunla 2547 sayılı Kanunda yapılan değişiklik ile ücretlerin eşitlenmesi amaçlanmıştır. Ancak yukarıdaki örnekte görüldüğü üzere brüt ücret eşitlemesi vakıf üniversitesi öğretim elemanlarının aleyhine bir durum yaratmaktadır. Kanunun ve kanun gerekçesinin 11’nci maddesi ile bu eşitleme öngörülmüş ve gerekçede mali hakların eşitlemesi amaçlanmıştır. Ancak görüldüğü kadarıyla yapılan yeni dönem için sözleşmeler brüt olarak akdedilmektedir. Kanun gerekçesi yeterince açık olmasına rağmen bir düzenleyici işlem olarak YÖK’ün 5 Haziran 2020 oturum tarihli ve sayılı Kararında, “… devlet yükseköğretim kurumlarında ödenen emsal ücretin net veya brüt miktarından birisinin esas alınabileceğini” ifadesi ise vakıf üniversitelerinin verdiği tepkiyi biraz da olsa yumuşatmak gayesiyle yapıldığı anlaşılmaktadır. Ancak kanunun lafzı yeterince açık olmasına rağmen verilen bu “karar” ile yapılan yönlendirme, kanunilik ilkesini zedelemektedir. Zira Kanun’un ve Gerekçesinin 11’nci maddesi mali hakları eşitleyin şeklinde hükmetmiştir. Dinleyen pek yok sanırım. Daha da önemlisi 7243 sayılı Kanun’un 11’inci maddesinde yer alan “… ödenen ücret tutarından az ücret VERİLEMEZ” hükmündeki “VERİLEMEZ” kelimesidir. “Vermek” kelimesinin icrai sonucu “almak, uhdesine geçirmektir. Brüt ücret uygulaması sonucunda “vermek” fiili gerçekleşmediği gibi “uhdesine geçirmek, almak” fiili de gerçekleşmemiş olmaktadır. “Almak ya da uhdesine geçirmek” fiili gerçekleşmemiş ise “vermek” fiili de gerçekleşmemiştir. Bu durumda ivedi şekilde yeni bir düzenleme ile bu sorun çözülmelidir. Vakıf yükseköğretim öğretim elemanlarının ücret düzenlemesinin 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu’nun yukarıda belirttiğim maddeler kapsamına alınması hem adalet açısından gereklidir hem de Anayasa’nın “Ücrette adalet sağlanması” kenar başlıklı 55’inci maddesinin bir gereğidir. Ancak mali haklar konusunda devlet/vakıf üniversitesi farkı ortadan kalktıktan sonra brüt ücret eşitlemesi adil olur. Aksi durumda ücret eşitlemesi reel olarak pek etki etmeyecektir. Vakıf yükseköğretim öğretim elemanlarının hedeflenen durumu, düzenleme öncesindeki durumundan pek de farklı olmayacaktır. Sayıları yaklaşık 26 bine yaklaşan vakıf yükseköğretim elemanları, her ne kadar İş Kanunu’na tabi olsa da onlar hakkında belirttiğim düzenlemenin yapılması genel itibariyle onarıcı ve denkleştirici adalet kapsamında olumlu sonuçlar doğuracaktır. Vakıf öğretim üyelerinin ücret düzenlemesinde ortaya çıkan adaletsizliğin temel sebebi; vakıf üniversitesi öğretim üyelerinin atama ve yükselmelerinde 2547 sayılı kanunun uygulanması, maaş ve diğer özlük hakları bakımından ise iş kanununa tabi olmasıdır. Bütçesini devletin vermediği kurumların maaş ve diğer özlük haklarında öğretim üyeleri ve vakıf yükseköğretim kurumları aleyhine yapılan düzenlemeler anayasanın 130. Maddesinde yer alan üniversite özerkliğine açıkça aykırılık teşkil etmektedir Devlet yükseköğretim kurumları öğretim üyelerinin net ücretleri dikkate alınarak eşitleme yapılırsa bu durumda vakıf yükseköğretim üyelerinin vergi ve SGK yükü artacaktır. Bu durum, vakıf üniversitesinin mali külfetini artıracaktır. Her ne kadar temel amacı karlılık olmayan vakıf üniversitelerine de bunu reva görmek çok doğru olmasa gerek. Bu yüzden mali hakları eşitlemek hamlesi, “adalet kadrajında” herkes için daha rasyonel sonuçlar doğuracaktır. Başka bir sorun 7243 sayılı Kanunla yapılan bu değişiklik sonucunda kanun ve gerekçesinin 11’nci maddesi yeterince açık olduğu halde YÖK’ün 5 Haziran 2020 oturum tarihli ve sayılı kararında, “Devlet yükseköğretim kurumlarında ödenen emsal ücretin net veya brüt miktarından birisinin esas alınabileceğini” ifadesi ile kanuna başka bir yön vermektedir Söz konusu kararın, icrai mahiyet ihtiva etmesi nedeniyle Danıştay’da 60 gün içinde iptal davasına konu edilebilmesi mümkündür. Bu durumda vakıf yükseköğretim kurumlarının akdettikleri sözleşmelerinin dayanakları da ortadan kalkmış olacaktır. Vakıf üniversitelerinin 17 Nisan tarihi itibariyle bu düzenlemeyi uygulaması gerekmektedir Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 17 Nisan 2020 tarih ve 31102 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Söz konusu Kanun’un 30/b maddesi ile de aynı gün yürürlüğe gireceğine hükmetmiştir. Yani ücretlerin devlet üniversiteleriyle eşitleme düzenlemesi 17 Nisan tarihi itibariyle yapılması gerekmektedir. Bu şekilde bir düzenleme hala yapılmamış ise yeni düzenleme ile geçmiş aylar arasındaki farkların da öğretim elemanına ödenmesi gerekmektedir. Aksi durum mezkûr maddeye açıkça aykırılık teşkil edecektir. Ancak YÖK oturum tarihli ve sayılı kararında “Konuya ilişkin yapılan inceleme neticesinde, emsal ücret uygulamasına 2020 yılı içinde olmak şartıyla öğretim elemanı sözleşmelerinin yenilendiği aydan itibaren başlatılması hususunun, vakıf yükseköğretim kurumlarının yetkili kurullarınca değerlendirilerek sonuçlandırılmasının uygun olduğuna karar verildi.” ifadesi ile uygulamanın başlangıç tarihini değiştirdi. Kanunun yürürlük tarihi kendi kanununda alenen yazmasına rağmen YÖK’ün kararı ile bu süre kurumların keyfiyetine bırakılamaz. Kanun maddesinde yürürlük tarihinin hükmedilmesine rağmen farklı bir tarih belirleme mercii YÖK değildir. Bu, kanunilik ilkesine aykırı bir uygulamadır. * Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Ali Fuad Başgil Hukuk Fakültesi, Mali Hukuk Anabilim Dalı Başkanı
Kamu Personeli \ Akademik Personel Editörler Lanet öğretim görevlisi,araştırma görevlisi,okutman arasındaki fark nedir? 25 Eylül 2011 2003 hivdaaKapalı öğretim görevlisi,araştırma görevlisi,okutman arasındaki fark nedir? öğretim görevlisi,araştırma görevlisi,okutman arasındaki fark nedir? 25 Eylül 2011 2259 Almuma Daire Başkanı Öğretim görevlisi ve okutman aynıdır tek farkları yabancı dil okutmanları yüksek lisans olmadan da kadroya alınabilirken öğretim görevlilerinde yüksek lisans yapmış olmak ve/veya 2 yıl deneyim şartıyla ilana çıkarlar. Öğretim görevlileri ve okutmanlar yükselir ünvan alır ama öğretim görevlilerinin ünvanı hemen isimlerine eklenirken okutmanların isimlerine eklenmez. Yani bir okutman doktor olduktan sonra ünvce doktor olarak anılması iin öğretim görevlisi kadrosuna geçmelidir. Rektör yeri geldiğinde bir öğrt görevlisini niye yükselmiyorsun niye araştırma yapmıyorsun diye sıkıştırabilir ama okutmanların tek zorunluluğu derslere girmek olduğu için okutmana böyle bir dayatma yapamaz. Hem okutman hem öğrt gör ek ders alır ve derslere girerelr maaşları da aynıdır. Araştıra görevlileri derse girmez ve ek ücret almazlar. Maaşları sabittir. Öğretim gör gibi yükseldikeri an ünvanları isimlerine kadro değiştirmeye gerek kalmadan eklenir yalnız şu vardır. Araştırma görevlileri ünv ile belli bir yıllığına anlaşma yapar o yıl içerisinde yüksek lisansı bitiremezlerse ya da doktoraya başvuramazlarsa kabaca ünvden şutlanabilirler. kadroları geçiccidir okutmanlar ya da öğr görleri gibi kalıcı değildir. BAzı ilanlarda araştırma görevlilerinden yüksek lisans bitirmiş ya da ypıyor olma şartı aranır bazı ünvler de kendileri yüksek lisansa başlatarak araş gör alır. 25 Eylül 2011 2327 hivdaa Kapalı tşkler 26 Eylül 2011 0007 alpertunga84 Müsteşar Bir düzeltme yapalım. Yüksek lisansı bitiremeyen ve doktoraya başlayamadığı için şutlanabilecekler 50/D kadrosuna sahip araştırma görevlileridir. 33/Alı araştırma görevlileri şutlanmazlar. hivdaa hocam, üniversitede olacaksanız araştırma görevlisi olun. Sonra da yükselip öğretim üyesi olun. Diğer kadroların vasfı yoktur. 26 Eylül 2011 0049 Almuma Daire Başkanı Vaala 33ü 50yi bilmem benim bildiğim yakın bir zamanda bir ünvnin 33a kadrosundaki araştırma görevlilierini toptan 50dye geçirmesi ve olay çıkmasıdır. Diğer kadrolarda bu söz konusu olamaz ve araştırma görevlilerinin hala iş güvencelerinide sorun vardır 33lü olsalar bile. Arkadaşı gaza getirmeyelüm lütfen doğruya doğru açık açık anlatalım. 26 Eylül 2011 0848 Arensnuphis Kapalı hepsi içi boş kavramlardır, tek ortak noktaları bu. 26 Eylül 2011 1055 northxanth Aday Memur Tüm akademik kadrolar belirli sürelerde sözleşme ile yenilenir. Yani kadro karşılığında sözleşmeli olarak çalışırsın. Doçentlik ünvanını kazandığın zaman kadrolu olabilirsin. Uzun süreçte bu söyledigin kadroların arasında pek bir fark yok. Toplam 6 mesaj Çok yazılan konular2022 Mart Doçentlik BaşvurularıAsgariden Kaldıkları Eserleri Değişiklik Yapmadan Beyannamede Gösterdikleri İddiasıyla Etiğe Sevk EdDoçent Adayları Hakkında Yapılan Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği İncelemeleri2022 Ekim Doçentlik BaşvurularıDoçentlik Başvurusu Başarısız Olanlar veya Etik İhlal ile Suçlananlar İdari Dava Açmalımı?2021 Eylül Dönemi Doçentlik BaşvurularıÖğretmenliğe geçişVakıf Akademisyene Maaş DüzenlemesiÜniversite istifamı kabul etmezse ne yapabilirim?Öğretim görevli maaşı ne kadar? SÖZLÜKdenizden virüs bulaşmaz 2formalite 1çay koması 1kalabalıkta olmak 1sebepsiz fakirleşme 2zırnık koklatmamak 2hz yusuf 1Günde 200 kere öten horoz 1roof stacks 1aksaray mumyaları 1 Editörün seçimiPromosyonlar güncellenmeliNasıl birikim yapabilirim ? Altın bes vs polise GBT Kemal Kılıçdaroğlu Sınava girmeyin!KPSS iptalinde şunu farkedebildiniz mi?2022 KPSS Yeni BaşvuruGEÇİCİ SIĞINMACI SORUNUNU KİM ÇÖZER ?Ağır hasarlı araç alınır mı Gram Altın 1060 geçerse hedefSüper Lig Tahmin Yarışması 2022/2023 Sezonu Son Dakika HaberlerHAGB kararı alan KHK'lılar Danıştay'da kazanamıyor10 Ağustos 2022'den önemli gündem başlıklarıNakit ihtiyacınıza yüzde sıfır faiz müjdesiSGK Başkanlığı'na Kürşad Arat atandıÖnce eşini sonra sağlık çalışanlarını darp etti
araştırma görevlisi ile öğretim görevlisi arasındaki fark