Yorum: Hz Muhammed in çevre temizliği ile ilgili hadisleri – tavsiyeleri. arifselim. Her konuda bizlere örnek olan peygamber efendimiz, kişisel temizlik ile çevre temizliği konusunda da hem örnek olmuştur hemde emir ve tavsiyeleri olmuştur. Bu hadisi şeriflerinden bazıları şu şekilde özetlenebilir: "Çevrenizi ve evlerinizi
Hat Sanatı ile hazırlanmış Wallpaperler ve İslami Fontlar iman dolu resimler · Efendimiz Hz.Muhammed (s.a.v)'in saçı,kılıç ve. Siteye git. Bölgeler ve Şehirler Web Siteleri Linkleri, Siteler Rehberi. www.canakkalegecilmez.com Çanakkale İle İlgili Bilgiler,resimlervs. www.gelesin.net alevilik,ehlibeyt,hz ali,hz
Halkın huzuru ve güveni yoktu, Mekkeliler kendilerine gönderilen Hz. İbrahim'in (as) dinini de zamanla değiştirmişlerdi. Tek. olan Allah’a (c.c) ibadet etmek için yapılan Kâbe’yi putlarla doldurmuşlardı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in doğduğu çevrenin özellikleri şu şekildedir: Dini Özellikler: *İnsanlar putlara
MuhammedDoğduğu Gece. Âlemler nûra gark oldu Muhammed doğduğu gece. Mümin münafık fark oldu Muhammed doğduğu gece. Arşın nuru yere indi,suyun rengi nûra döndüHep. susuzlar suya kandı Muhammed doğduğu gece. Ananın rahmine düştü kafirlerin aklı şaştı.
YnLf. Hz. Muhammed’in Doğduğu Çevrenin Özellikleri, Hz Muhammed Doğduğu Çevre Özellikleri İle İlgili Bilgi Kısaca Özet Peygamberimiz 571 de Mekke’de dünyaya gelmiştir. O doğduğu sırada Mekke herhangi bir devlete bağlı değildi. İnsanlar ise putlara tapıyordu. Hz. İbrahim’in dinine bağlı az bir insan topluluğu vardı. Bu döneme Cahiliye dönemi denmektedir. Hz. Peygamberin doğduğu zamanlarda Sasaniler ve Doğu Roma imparatorluğu Arap yarımadasını etkisi altına almıştır. Arap kabileleri ise hiçbir zaman bu devletlere bağlı olmamışlardır. Sadece aralarında ticari ilişkiler bulunmaktaydı. Peygamberimiz İslamiyeti yaymadan önce Araplar putlara tapıyordu. 360 tane put vardı. Her kabilenin ayrı bir putu, her put için ayrı özel bir gün vardı. Bazen insanlar acıktığında yapılan putları yiyorlardı. Cahiliye döneminde okuma yazma bilenlerin sayısı oldukça düşüktü. Etik olmayan davranışlar sergilenmekteydi. hırsızlık. soygunculuk. içki. kumar başlıca yanlışlardı. Ayrıca kadınlara hiç değer verilmez, bir erkek birden fazla kadınla evlenir ve kız çocukları diri diri toprağa gömülürdü. İşte böyle bir dönemde alemlere rahmet Peygamber Efendimiz gönderilmiştir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed Arap yarımadasının Hicaz bölgesinde, Mekke şehrinde doğdu. O'nun hayâtını ve insanlık târihinde yaptığı büyük inkılâbı kavrayabilmek için, yaşadığı asırda Arabistan'ın genel durumunun ve Arapların yaşayışlarının, ana hatları ile de olsa, bilinmesinde fayda vardır. İslâmiyet'ten önce Araplar, henüz millet hâline gelemedikleri için; kabîleler hâlinde yaşıyorlardı. Her kabîle, diğerlerinden ayrı bir devlet gibiydi. Kabîle başkanına "Şeyh" deniyordu. Hicaz ve Yemen bölgelerinde bazı şehirler kurulmuşsa da, genellikle çöllerde çadır ve göçebe hayâtı geçiriyorlardı. Hicaz bölgesinde üç önemli şehir, Mekke, Yesrib Medine ve Tâif'ti. Kabîleler arasında kan davası ve sınır anlaşmazlıkları gibi sebepler yüzünden savaş eksik olmazdı. Yalnızca yılın dört ayında Muharrem, Recep, Zilka'de ve Zilhicce aylarında savaşmazlardı. Bu aylara "haram aylar” denir. Bu aylarda, bütün kabîleler güvenlik içinde seyâhat edebildikleri için, genellikle büyük panayırlar bu aylarda kurulurdu. Mekke'nin hâkimi, Kâbe ve civârındaki putların koruyucusu oldukları için Kureyş kabîlesi, diğer bütün kabîlelerden saygı görürdü. Bu sebeple Kureyşliler, senenin her mevsiminde diledikleri yere seyâhat edebiliyorlardı. Hicaz bölgesindeki panayırların en önemlileri, Mekke civârında kurulmakta olan Ukaz, Mecenne ve Zülmecaz panayırlarıydı. Bu panayırlara ülkenin dört bir yanından akın akın gelenler arasında satıcılar, şâirler, hatipler, falcılar ve çeşitli dinlere mensup kimseler de bulunuyordu. Tâif'le Nahle arasında kurulmakta olan Ukaz panayırında, şiir yarışmaları yapılır; beğenilip derece alan şiirler, Kâbe'nin duvarlarına asılırdı. Müslümanlıktan önce, Arapların çoğunluğu putperestti. Yapmış oldukları bir takım heykellere ilâh diye tapıyorlardı. En önemli putlar, Hubel, Lât, Menât, Uzzâ, Vedd, Suva', Yeğûs, Yeûk ve Nesr adlarını taşıyanlardı. Mekke'de Kâbe ve civârına 360 kadar put yerleştirilmişti. Her kâbîlenin ayrı bir putu, her putun özel bir ziyâret günü vardı. Böylece yılın her gününde putlarını ziyârete gelenlerle dolup taşan Mekke, bir ticâret merkezi olduğu kadar, putperestliğin de merkezi hâline gelmiş bulunuyordu. Arabistan'da putperestlerden başka, Mûsevî, Hıristiyan, Mecusî ateşe tapan ve Sâbiî dinlerine mensup kimseler de vardı. Bunlardan başka, çok az sayıda, Hz. İbrahim'in tebliğinden o devre ulaşan dinî esasları benimsemiş tek Tanrı inancında olan "Hanîf"ler vardı. Nevfel oğlu Varaka, Cahş oğlu Abdullah, Huveyris oğlu Osman ve Sâide oğlu Kuss bunlardandı. İslâmiyetten önce Araplar arasında okuyup yazma bilenlerin sayısı son derece azdı. Cömertlik, konukseverlik, sözde durma, düşmanları bile olsa kendilerine sığınanları koruma, cesâret.. gibi bazı iyi özellikleri yanında, soygunculuk, faizcilik, zenginleri üstün, fakirleri hor görme, içki ve kumar düşkünlüğü, kabilecilik gayreti ile kan dökme gibi son derece çirkin âdetleri de vardı. Özellikle köle ve kadınlara hiç değer vermezlerdi. Kadınlar, ölen kocasından, babasından ve diğer yakınlarından mirâs alamadıkları gibi, kendileri mirâs malları arasında, mirâsçılara kalırdı. Erkekler istedikleri kadar kadınla evlenebilirlerdi. Bazı kimseler kız çocuklarını diri diri kumlara gömecek derecede vahşet göstermişlerdi. İslâmiyetin doğuşu sırasında yalnız Araplar ve Arabistan değil, bütün dünya, haksızlık, sefâhat ve cehâletin karanlığı içindeydi. Maddî ve rûhî sıkıntılar içinde bunalmış olan insanlık, bir önder, bir kurtarıcı beklemekteydi.
Son peygamber olan Hz. Muhammed'in doğduğu çevrenin yanı sıra o dönemde bölgenin sosyal ve dini özellikleri pek çok kişi araştırılmaya devam etmektedir. Hz. Muhammed sav doğduktan sonra bir vakit annesi Amine'nin yanında kalmıştır, ardından sütanneye verilmiştir. Küçük yaşta ticarete atılan Hz. Muhammed çocukluk döneminden itibaren olgun tavırları, güzel ahlakı ve huzur verici yönleri ile ön plana çıkmakta idi. Peygamber efendimiz hakkında bilgi sahibi olabilmek için kati suretle Peygamber Efendimizin doğduğu çevreyi tanımak gerekir. HZ. MUHAMMED'İN DOĞDUĞU ÇEVRE Hz. Muhammed'in doğduğu yer olan Mekke, ticaret bakımından önemli merkezler arasında yer almaktaydı. Ekonomik açıdan gelişmiş bir şehir olmasına karşın o dönem insanların hem kendine hem de başkalarına saygısı yok denecek kadar azdı. Zengin fakir ayrımı, köle satışları, rüşvet, eşitsizlik ve putperestlik gibi tüm olumsuzluklar burada davam etmekteydi. Mekke yakınlarındaki bazı kentlerden her sene insanlar gelerek burayı ziyaret ediyordu. Ziyaretçilerin buraya gelmelerindeki amaç ise Mekke'de bulunan süs eşyaları ve gıda ürünlerini satın almaktı. Bununla birlikte dini ziyaretlerini yerine getirmek isteyenler Kabe'de bulunan putlardan yardım diliyor ve dualar ediyorlardı. Kabe'deki putların sayısının o dönem 360'tan fazla olduğu bilinmektedir. İslam dininin benimsenmesi ile bu bölgede birçok farklılık söz konusu olmuş, bunların başında ise Kabe'de bulunan putların hepsi buradan uzaklaştırılmıştır. Bununla birlikte o dönemde Allah'ın varlığına ve birliğine inanan, kötülük etmekten kaçınarak iyi bir birey olarak yaşayan kişiler de mevcuttu. Hz. İbrahim'in dinini sürdüren bu kişilere Hanif adı veriliyordu. PEYGAMBERİMİZİN DOĞDUĞU ÇEVRENİN SOSYAL VE DİNİ ÖZELLİKLERİ Peygamber Efendimizin doğduğu yerde putperest, Hristiyan ve Yahudi gibi farklı inanışlara sahip kişiler yaşamaktaydı. Kabilelerin her birinde ilah olarak görülen farklı putlar bulunmaktaydı. Tek bir yaratıcıya inanılıyor, yaratıcılara edilen duaların kabulü için ise kendi yapmış oldukları putları kullanıyorlardı. Mekkeli müşrikler ölümün ardından cennet ve cehenneme inanmazlardı. En büyük istekleri fazlasıyla kazanmak ve dünyanın geçici zevkleri ile oyalanmaktı. Hal böyle olunca da toplum içinde zulüm ve haksızlık yaygınlaşıyor içki, kumar, hırsızlık, gasp gibi her davranış normal görülüyordu. Güçlüler zayıflara acımaz, köle, kadın ve kız çocuklarına asla değer gösterilmezdi. Bebeği kız olarak dünyaya gelenler bu durumdan büyük hayıf duyar ve onları ölüme terk ederdi. Peygamber efendimizin doğmuş oluğu Mekke şehrinde Arapların bir kısmı şehirlerde yerleşik olarak yaşarken bir kısmı çöllerde ve kırsal alanlarda göçebe olarak yaşamını sürdürüyordu. Göçebelere bedevi adı veriliyordu ve bu kişiler çadırlarda barınır ve hayvancılık ile uğraşırlardı. Köy ve şehir yaşamını sürdürenler ise tarımın yanından ticaret ile uğraşmaktaydılar. Gelişmiş bir ticaret şehri olan Mekke'de Araplar Yemen ve Suriye şehirlerinde develer ile ticaret yolculukları yaparlardı. Yılın belli dönemlerinde Mekke'de panayırlar kuruluyor ve burada çeşitli sosyal faaliyetlerin yanı sıra ticaret yapılıyordu. Mekke'de bu dönemde sosyal açıdan yürütülen diğer faaliyetler arasında ise şiir sanatı bulunmaktaydı. Burada zaman zaman şiir yarışmaları düzenleniyor, güzel bulunan şiirler Kabe'nin duvarına asılıyordu. Bu dönemde şairlere karşı duyulan büyük bir saygıdan da söz etmek mümkündür.
hz muhammedin doğduğu çevre ile ilgili slayt