Kiraz çiçeklerine bak! Renkleri ve kokuları onlarla birlikte düşüyor, Sonsuza dek gitti, Yine de akılsızlık Bahar tekrar geliyor. - Ikkyu. Gelin, bir su takımyıldızının kiraz ağaçlarını ve hızlı evrenin yuvarlak anahtarını görün, gelin anlık mavinin ateşine dokunun, yaprakları tükenmeden gelin. - Pablo Neruda. KirazlarPNG çizimi veya resimleri mü arıyorsunuz? 30000+ Kirazlar grafik kaynakları arasından seçim yapın ve PNG, EPS, AI veya PSD biçiminde indirin. Hayattam da dedem bir kiraz ağacındaki gibi işte. Duygular var düşünceler var huzuru aramak var huzuru mümkün kılmak var. Hiçbir şey demeyeceğim okuyun sadece. Okuyun ve gülümseyin. Teknik olarak ise kitabın çevirisini pek başarılı bulmadım okumayı zorlaştırmak için bir hayli çabalamışlar sanki. Ve adeta onun kaldığı yerden “Bu sabah mutluluğa aç pencereni/ Bir güzel arın dünkü kederinden/ Bahar geldi, bahar geldi güneşin doğduğu yerden,” diyerek devam eder Ataol Behramoğlu ‘Bahar Şiiri’ adlı şiirinde. Edebiyatta ilkbahar teması, edebiyatçıları adeta usta birer ressama dönüştürür. Fırça yerine kalem Kiraz bahçesi 25 tane kiraz ağacı 3 tane armut 1 tane can eriği - Hacıyakup Mh. Taraklı Sakarya Satılık Arsa Fiyatları ve Satılık Emlak İlanları sahibinden.com'da sahibinden mobil uygulamasının milyonlarca kullanıcısına sen de katıl ! PVqO6. KİRAZ AĞACI 24 Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Sana uzun zamandır yazamadım, bahçemdeki Kiraz Ağacı’ım. İşlerimin çokluğundan değil! Yazmak istediğim şiir henüz kıvamına varmadığından, ülkemde olanlara bir türlü aklımın almadığından, İnsan oğlunun bu derece gamsız ve gaddar bu derece bencil, sahtekar, kindar, dindar-mı-dindar, yardakçılarına güvenmiş, kendini beğenmiş, yalancı, yağmacı, talancı olması inanki benim acım Kiraz Ağacı’m. Oysa ki sen ne gamsızsın ne gaddar, ne de yalancı-kindar yada sahtekar! Paylaşırsın her şeyini sonuna kadar herkesle; hiçbir karşılık beklemeden, Karınca ile, kuş ile kelebeklerle, böcek, kurt ve arılarla “İtibardan tasarruf olmaz!” bile demeden, Ama “Ağaç olmak” zor gelir biz insanlara; Mecazi anlamı ise “ekilmek” tir, yani biri tarafından atlatılmak-bekletilmek demektir. Hele- hele birine; “Kalas, kütük, odun, kereste, moloz!” falan deme, küfür sanar, kızar insanlar. Ağaç reçinesi terleyen gövden, gündüz güneşinde sığındığım gölgen, baharda çiçeklerin, bal tatlı meyvaların, budadıkça serpeleşen dalların, geceleyin havadaki ozonu emen, pislediğimiz havayı filitreyen senin foto-sentez yaprak yeşilin ve de “Bana ne be!” demeyerek, arıttığın temiz havayı bize geri vererek doğaya katkın bir “ağaç” olmanın onurudur Kiraz Ağacı’m. Niçinmi bunları sana yazdım Kiraz Ağacı’m? Burada Almanya’da insanlar öz kökenlerini yani geçmişlerini ararlar. Tarihi-kayıtlı belgelere bakarak; yazıp-çizip dal budak salarak ulaşırlar var oldukları toprağa. çünki onlar için geldikleri yer çok önemlidir, buna burada, “Hayat Ağacı” denir. Ta ana kökenine ulaşırlar Varoluşlarının ana-kaynağı ararlar. Bu Hayat Ağacı gövdesinden filizlenen her budak, her budaktan kolveren ip-incecik sap, her sapın bir yaprak ucu onlar için aile ferdidir. Kim kiminle evlenip, kimi doğurdu orada isimlendirilir. Uca kadar varan dalların -yani akrabaların- tek bir gövde ile toprağı yarması, orada sağlam bir kök salması soyunu belirler ve “Bu benim Hayat Ağacı’m!”derler. Sorarsan bana; Benim köküm 2 nesil öne, 2 nesil geriye, olsa-olsa 300 yıllık cüce bir töre. Kimisininki ise Ergenekon adlıyla anılan 3-5 bin yıllık bir destan Uzak Asya’da Ural Dağları’nda kökenli bir yaradılış efsanesi. Osman Oğulları bile at üstünden Anadolu’ya geldiklerinde; 6-7 bin yıllık antik yunan kırallığı, Hitit-Babil-İran uygarlığı orada çoktan var olduysa, bu topraklarda kök-dal-budak saldıysa, bunların yanında benim 2 bin yıllık geçmişimin lafımı olur efendim? Her uygarlık başlayıp-gelişmiş, Erişmiş kıvamına yani sonuna gelince gövde ve dalları kesilmiş yok olmuş ve yalnızca “kök olarak” toprak altında kaybolmuş. İşte bu tüm uygarlıkları saklayan toprak yer yüzündeki “asla yok edilemeyen gövde” dir, Buna; Kesilen, yakılıp yok edilen budak ve dalların bir kopyasıdır!” denir Kiraz Ağacı’m. Bu kök, bu toprak yazıt ve tarihi kanıt olarak çözülünce gizemi bir gün bu kökünden; Ağaç “Ağaç” olarak tekrar çıkar dal-budak-yaprak salar, yaşar ve yaşatır yeryüzünde geçmişimi. Onun için ben Öz Köküm’den sildim 2 bin yıllık Ergenekon Masalı’nı ve 5 yüz yıllık Osmanlı Saltanatı’nı; Anadolu ile başlar benim varoluşum, Anadolu’dur “Medrese ve din baskısından” kurtuluşum, Anadolu ise özgürlüğümün kaynağı, Anadolu ise Laikliğin bayrağı, Anadolu ise Demokrasi ve Cumhuriyeti yaratan, Anadolu ise kadın ile erkeği eşit yapan... Demekki Anadolu’dur varoluşum benim! Ben safsatayı neyleyim? Eğer sen; Ata’mın kurduğu, devrimleriyle koruduğu bu sap-a-sağlam gövdede dal-budak salanlardan biri isen, bu ağacı kurutmak-yok etmek isteyen Hain imam yada öbür diğerine fırsat vermek neden? Tabiki bu her ikisi; -Yani ağacımda tehlikeli olan dallar- Bir gün gelir budanırlar ve düşerler kara toprağa.” Denir. -ama ülkemde görülen şey ne yazık ki öyle değil- Onlar gitsede geridekiler parazit, kene, zararlı kurt-böcek olarak direnecektirler; Tekrar din ile, Kuran ile halkı uyutacaklarını ve sürdüreceklerini sanırlar saltanatlarını! Vakıf, Tarikat, Cami Gençlik Kolları ve SADAT* adları altında örgütlenerek, onları kışkırtan-destekleyen büyüklerine güvenerek birde ellerine aldılarmı son kontrollü Cunta’da kaybolan 120 bin askeri silahı... Al sana İç Savaş; “Dan, dan, dan!” Bu kök ve gövdesi sağlam olan ağaç Asla, birdaha beslemiyecek asalak, Çünki bu benim Hayat Ağacım’dır, öz köküm ve Ana Vatan’ımdır! İlk seçimde tüm nebati ve hayvani parazitleri yok edip, özgürüm, laikim, kadını-erkeği eşit olan bir ülkeyim!” deyip, bu vatan mutlu yarınlara ulaşılacak, inan! İnanki; "„Kıskanıyorsam seni, çekemiyorum belki, pişmanım yada? anlatamadığımdan derdimi, sana burada, sılada. Almanya’da herşeyin çözümü var. Problemler bile yus-yuvar, köşesiz-çıkıntısız, dert başlamadan önce törpüleye-kese, sıkıntısız bulunuveriyor çare. Dereler bilem dingin akıyor burada Almanya’da; Eğri su yatağında doğrultulmuş, setlenmiş su terazisiyle, içine birde trübün konmuş çevrilmiş enerjiye Bahçemde erik, elma, kiraz yaşıyorlar kardeşçe yan-yana. eksi-artı ile orantılı, eşitçe biraz. Tatları belkim ayrı, çeşit-çeşit ve başka, ama hepside güzelim meyva. Birinin özgürlüğü sınırlanmış diğerine; Az-çok ile, var-yok ile orantılanmış,, fazlalar kesilip-budanmış kuvvetli-zayıfla ortalanmış konmuş böylece doğa teraziye. Bahçemdeki kiraz ağacı; Ekleyiverdim bu yılda bir eksi daha sılaya! İçimdeki acı; Kaybetmenin kazancı... Daha sana ne diyem özgür-Laik Türkiye’m?" * SADAT ÖRGÜTÜnü lütfen ŞİİRİN HİKAYESİ’nde okuyunuz. Yana yatık/içeri dizeler yazdığım ilk KİRAZ AĞACI şiiridir. Kiraz Meyvesiyle İlgili Akrostiş Şiirler kiraz akrostişi,kiraz akrostiş şiiri,Baş harfleri kiraz olan şiir çalışması,kiraz şiirleri KİRAZ Kırmızı kırmızı salınır dallarda İsterim her mevsim olsun manavlarda Rengi iştah açar, tadı bir harika Afyon’da, Konya’da üretilir bolca Zevklidir toplaması hep birlikte tarlalarda. Fatma Soyalan Kirazdır benim adım İnceciktir sapım Reçel gibidir tadım Ağaçtan toplanırım Zeytin gibi yuvarlağım… Kışın da varsın yazın da İsmin bile canımızı çektiriyor Rengin çok güzel Adın da süper Zorla yemeliyiz seni Kapatmış gözlerini çocuk İlkbaharın ortasında sallamış ağacı Rastlantı sonucu Ağzının ortasına Zıplayıvermiş bir kiraz Kiraz ye İlk baharın meyvesi Rahatsız etmez Azımızın konuğu Zıplar zıplar döşer mideye Sizinde Kiraz Meyvesi Hakkında Akrostişiniz Varsa Gönderin Yayınlayalım, Akrostiş Şiirinizi Bu Konu Altından Yorum Yaparak Bize İletebilirsiniz. Sevgiler.. Kiraz İle İlgili Akrostiş Şiir Akrostişi ile ilgili sizinde yazdığınız bir akrostiş şiir varsa yorum kısmından göndererek Kiraz İle İlgili Akrostiş Şiir çalışmanızı bizimle paylaşabilir ve akrostiş şiirinizi sitede yayınlanmasını Sağlayabilirsiniz. Akrostiş Şiirler Başa dön tuşu KİRAZ AĞACI 21 2030 yıllarında Beyoğlu’nda bir Barok sinama. Kendimi bildiğimden beri burası hep tiyatro yeri. Annemle ne güzel giderdik, müzik ve danslı oyunları birlikte seyrederdik... “Hop-Hop, Altın Top!” oyununu hiç unutmam, aaaah anam, anam! Kol saatime baktım, ekranlı; günlerden 2025 Salı! Hayda; “Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı!” İyisimi siz vazgeçin baştan böyle bir şiiri okumaktan, yine cıvıttı bu adam! Yahu; Hüner okuyanı şaşırtmaksa, el çabukluğu yapmaksa bu mu şiir? Buna üç kağıtçılık denir! Bense Meraklılığımdan mı nedense; Her ineğin altında buzağı, her taşın altında kurbağayı ararım. Ama olay ne inek burada, ne yavrusu buzağı, ne de şairin tuzağı; Kurbağa yada taş? O senin hayal gücüne kalmış arkadaş! Neyse; Perdesiz bir sahne, ben-sen ve bu anıyı okuyan siz, olacaklardan habersiz konuğuz bu salonda. Sahne gerisi, beyaz kumaş bir gergi, önünde bacakları açık bir masa, ve üç sandalye. Nedense ben oldum-olası önü açık masaları hiç-mi-hiç sevmem. konuşmacıların çarliston bacakları onları ele verir; “Ya kendinden emindir, yada değildir.” İlkin sahne karardı, -zifiri değil ama- salon daha da aydınlandı, -gibi geldi bana- optik bir yanılma bu göz ağında şüphesiz. Farkettiniz mi bilmem; “Ben, sen ve bu yazıyı okuyan siz” Demiştim biraz evvelden? Haydi beni tanıyorsunuz, “siz” ise kendinizsiniz tabi, peki kim olduğunu sanıyorsunuz bu “sen” denen üçüncü kişi? Gerek varsa burada birazcık aralıyalım, bulana dek birde reklam koyalım? Çok şükür cevap sahneye projektörle yansıyarak kendini ele verdi; beyaz perdeye bir sürü Kiraz Ağacı fotoğrafları geldi ve ardından da üç kişi; Biri tanıtmacı, diğeri şairin en yakın arkadaşı Mahir, -oda şair- Üçüncüsü; Aç tavuk kendini darı ambarında sandığından mı bilmem, “Düşlerimdeki” ben. Bu kinayemii pekiştiren Alman’ların bilge bir sözü var; “Kendini övmek, pis kokar!” Ama öyle hiçte bir koku yok ki salonda, demek ki gerekmiyor Kolanya! Ha, birde; Köln, yani Kolonia Almanya’da bir şehirdir, bu limonumsu parfümün adı da oradan gelir. Efendim, ne diyorduk? Evet, bizler sahnede konuk; Mahir, tanıtmacı, ben ve Kiraz Ağacı. Dirseklerim masaya dayalı üst gövdem dim-dik, bir yığın sorunlar, masa altında bacaklarım uslu şimdilik, öyleyse gelsin bakalım sorular; “En çok beğendiğiniz şairin ismi?” Bu sorunun cevabı çoktan hazır; “Nazım Hikmet, ya sizinkisi?” -ne hınzırsın, sen, hınzır- Buna şaşıran kızcağız birazcık durdu, soruma cevabı “Ahmet Kaya” oldu, Başımı öne eğip güldüm aniden salonda bir yaygara; „Aaaaay-ay ay-ay yanıyor gönlüm.“ * Diyen bir hasret ağıltı, çığlığın ardı davul-kaşık, tef-dümbelek vurucular, -bu şarkının kopyası bizim evde var- nazlı sazların salına-salına girişinde, dinginlendi kulak zarlarım, -ama sulu gözlüyümdür, duygulandım mı hemen ağlarım- narin-ince keman sesiyle salon ise acı-acı inliyor, tüm konuklar huşu içinde dinliyor. İçimden; “Dümeni toplamak varken gemiyi karaya oturtmak neden?” Dedim ve usulca doğruldum oturduğum yerden, gövdem öne doğru atık, kollarım salona açık dudaklarım Ahmet Kaya’nın SÖYLE şiirini söylüyor; „Söyle, yağmur çamur değmedi yüreğime Şimdi ben ner’deyim, sen ner’de? Söyle, ay doğmadan düşmesin yaş gözüme Şimdi ben ner’deyim, sen ner’de? Dışarıda kar yağıyor, benim içime yağmur Ağlama, göz bebeğim, biraz daha dur Yüreğine basa basa içimden yâr gidiyor Ağlama, iki gözüm, biraz daha dur. Söyle yağmur çamur değmedi yüreğime Söyle, ben ner’deyim, sen ner’de? Söyle, ay doğmadan düşmesin yaş gözüme Söyle, ben ner’deyim, sen ner’de?“ Diye şiiri tamamlayınca, salondaki tüm gözler bana baka-kaldı. Ayağa kalkan tanıtmacı başlamasaydı, sanki kimse alkışlamayacaktı beni. Ben sözlerimden, dinleyicilerin hayret dolu gözlerinden, yanaklarıma süzülerek akan gözyaşlarımdan yufka yüreğimden utandım ve kendimi Kadıköy vapurunda ayna ve tarak satan, çığırkan satıcı sandım, Kiraz Ağacı’ım. Geçmişi unutarak, bugün ve yarınlara şiir yazmak bana nedense zor gelir. Ne güzeldir sırtı zifir-kara kalaylı ayna! Yüzüne bakarsın, şiir yazarsın. „Yıldızlar yoldaşın olsun!“ demeye de, varmıyor gönlüm, Elbet günün birinde benide alacak ölüm! Ama geriye kalan Ahmet Kaya, Nazım Hikmet Ran ve daha niceler anılarak kitap, filim, sahne ve her yerde. yaşayaraklar ozan gönüllerde. „Haydi kalk, nerdeyse öğlen olacak.“ Uyandım, bir de etrafıma baktım, Kaıserslautern’deyim Kiraz Ağacı’m; „Dur be, öteme-berime dokunma lan! Yahu bu aşşağıdan dürtmekte neyin-nesi, uyandıracaksan omuzumdan tut-da-hırpala!“ Alıngan çocuktur, çabukta kırılır fıkara. Yasin laz, azcıkta gay biraz. Aman sakın beni yanlış anlamayın efendim, o taraklarda asla yoktur bezim!, Ama olanada karşı değilim! Burası Kaiserslautern’de minicik bir oda, kapı-komşu Fransa’ya Ayda 2-3 defa gelirim. ama 210 kilometre uzak sana bilirim, „Günü-birliğine Fransa’ya girerek, fransızcayı Fransızlarla öğrenmek.“ amacım, Yasini ise sana başka bir şiirimde anlatacağım. Kiraz Ağacım * Şiirin devamını okumadan evvel, lütfen büyük ozan Ahmet Kaya’nın „SÖYLE“ şarkısını internetten dinleyiniz. Dünyadaki bütün insanlar, biri dışında aynı fikirde ve o tek kişi karşı fikirde olsa, o tek kişinin iktidarı ele geçirip tüm insanları susturma hakkı ne kadar yoksa, tüm insanların o tek kişiyi susturma hakkı da aynı derecede yoktur.. John Stuart Mill Paylaş 60 şiiri kayıtlı Zinet 5,0 / 7 kişi 10 beğenme 2 yorum 80 okunma Kiraz ağacı Bir kiraz ağacı gibi geldi gözlerime Önce imkansızlıklarım ilişti özüme Olgunlaştırdı bir güneş gibi Birer birer düştü genizime, Yağmur oldu düştü burun diplerime Anı değildi, hor gelmedi aklıma Pişmanlıktı kor geldi kalbime . Neden denmez ya Zaten deselerde nedeni söylenmez ya... Az az geldi geldi geldi, Yangın oldu, köz oldu, Buz oldu, eridi su oldu . Doldu bulut oldu harelerime c Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Kiraz ağacı şiirine yorum yap Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz? Yorumlar Sıradan_şair , 5 puan verdi 1 Ağustos 2022 Pazartesi 222706 Şiir Künye Kayıt Tarihi 222013 Puan Okunma Sayısı 80 Yorum 2 yorum Beğeni 10 kişi Web Zaman Damgası Zeynos Mükemmel Meryem Demir Offf ya hiç bir yerde 1 kıtalık şiiğir yok Ahmet baba çok güzel olmuş aqa D fatma ertüzün harika bayıldımmmmmmmm ceyda avcı süperr ilayda irem Çok güzel rümeysa yeşil gerçekten çok güzel gir şiirrrrr hatice teşekkür ederim ceylin sadece bir şiir var ceylin çooookkkkk güzeeeell bbbbbiiiirrrr ssssiiiitrtteee ceylin tam bana göre bir site yiğit murat bizim için yazana çok teşşekkür edrim ipek ödevim için çok uygun seda nur çok ğüzel bir şiir selin çok güzel selin çok güzel Zeynep Çççççççççççççççççooook. güzelllllllllll sezin ezgi kaya bence çok güzel harika ya hazal uçar çevik çok uygun kiraza göre ama tamda ödevime göre hemde yerli malı haftası ödevim tuğçe güzel şiirmiş... adsw mütiş şiir Sponsorlu Bağlantılar

kiraz ağacı ile ilgili şiirler