PeyamberEfendimizin Kuranda geçtiği ayetler-2. serisi. Daha önceki serisi için "büyük yemin 7" videosunu izleyiniz.ü-m-m (Ümmet) ve ş-h-d(şehadet) kelimele Bu ayetler dışında da namazın hareketleri olan kıyam, rüku ve secdeye dikkat çekilen ayetler vardır. Namazda rükuda söylenen “Subhane Rabbiyel Azim” ifadesi 56-Vakıa Suresi 96. ayette, secdede söylenen “Subhane Rabbiyel Ala” ifadesi 87-Ala Suresi 1. ayette geçen ifadelere uygun olarak söylenmektedir. Aynışekilde Muhammed’in söylediği ayetler yazıya aktarılırken (kemik, deri vb. cisimler üzerine) sahabelerin arasından ayetleri ezberleyen kişiler de oluyordu. Vahyin kontrolü amacıyla her sene ramazan ayında bir kere olmak üzere (sadece Muhammed’in öldüğü sene iki kere kontrol edilmiştir) Cebrail ile birlikte vahiy ÖncelikleKur'an'ı Kerim'de yer alan peygamberler ve diğer şahsiyetlerin hayatları ile ilgili Kur'an kıssaları araştırmaları ile bunun yanı sıra;Kur'an kavramları araştırmaları,islam dünyasındaki gelişmeler,diğer semavi dinler ile ilgili araştırmalar, dünyanın ve Türkiye'nin siyasi-ekonomik gündemine dair aktüel yazılar yer almaktadır. ALLAHIN 99 GÜZEL İSMİ VE KURANDA GEÇTİĞİ AYETLER "Allah, kendisinden başka ilâh olmayandır. En güzel isimler O'na mahsustur." (Qur'an 20:8) Al-Asmaaul Husna Al-Asmaaul Husna ra formatlı ses dosyaları Hz. Muhammed (SAV) dedi ki: '"Allah Teala hazretlerinin doksandokuz ismi vardir, yuzden bir eksik. O, tektir, teki sever. dErPqp. 33-Ahzab Gruplar Topluluklar Suresi, ismini Müslümanlara karşı savaşmak üzere birleşen Arap kabilelerinden Sebe Suresi, ismini 15. ayetinde yer alan Yemen’de bir bölge veya kabile ismi olan Sebâ kelimesinden Yaratan Suresi, ismini 1. ayetinde geçen fâtır kelimesinden Ya-Sin Suresi, ismini 1. ayetinde geçen ya ve sin harflerinden Saf Tutanlar Suresi, adını ilk ayetinde yer alan sıra sıra dizilenler ifadesinden Sad Suresi, Sad harfi ile başladığından dolayı bu adı Yığınlar Suresi, 71 ve 73. ayetinde geçen bu kelime sureye ismini Mü’min Suresi Bağışlayan Suresi, Allah’ın günahları bağışlayan sıfatının yeraldığı 3. ayetteki Gafir kelimesinden ötürü bu adı Ayrıntılı Suresi, Kur’an’ın ayrıntılı kılındığını ifade eden fussilet kelimesinin geçtiği 3. ayetinden ismini Danışma Suresi, 38. ayetinde mü’minlerin işlerini aralarında danışma ile gördükleri anlatıldığından bu adı Gösteriş-Süsler Suresi, ismini 35. ayetinde Allah’ın verdiği ifade edilen altın-gümüş gibi süslerin sadece bu dünya hayatının malı olduğunun ifade edilmesinden Duman Suresi, ismini 10. ayetinde geçen duhan kelimesinden Diz Çöküş Suresi, ismini 28. ayetinde geçen casiye kelimesinden Kum Tepeleri Suresi, ismini 21. ayetinde geçen yer adından Muhammed Suresi, ikinci ayetinde Hz. Muhammed’in ismi anıldığından bu adı Fethetmek Suresi, ayetlerinde birkaç defa fetihten söz edildiğinden bu ismi Odalar Suresi, ismini 4. ayetinde geçen hucurat kelimesinden Kaf Suresi, adını 1. ayetinde geçen kaf harfinden Tozutup Savuranlar Suresi, 1. ayetinde geçen zariyat kelimesinden almıştır Tur Dağı Suresi, adını ilk ayetinde yer alan Tur dağından Yıldız Suresi, adını 1. ayetinde yer alan necm kelimesinden Ay Suresi, adını ilk ayetinde yer alan kamer kelimesinden Merhametli Suresi, ismini 1. ayetinde yer alan, Allah’ın Rahman isminden Olay Suresi, 1. ayetinde yer alan vakıa kelimesinden Demir Suresi, 25. ayetinde demirin yararlarından söz edildiği için bu adı Mücadeleci Kadın Suresi, adını 1. ayetinde geçen fiilden Toplanma Suresi, adını 2-17. ayetler arası anlatılan topraklarından sürülen kavimden Sorgulanan Suresi, Mümtehine sınav veren kadın anlamına gelir ve ismini 10. ayette müşriklerden kaçıp inananlara gelen kadınların imtihan edilmesinden Saf Tutmak Suresi, 4. ayette mü’minlerin saf tutarak Allah yolunda mücadele etmeleri anlatıldığından bu adı Cuma Toplanma Suresi, 9. ayetinde Cuma günü çağrı yapıldığında toplu halde namaza gidilmesi emredildiğinden bu adı İkiyüzlüler Suresi, münafıklardan bahsettiği için bu adı Aldanış Suresi, adını 9. ayetinde geçen teğabün kelimesinden Boşanma Suresi, surenin ilk ayetlerinde boşanma işlemi anlatıldığından bu adı Yasaklama Suresi, ismini 1. ayetinde yer alan tahrim kelimesinden Yönetim Suresi, adını 1. ayetinde yer alan mülk kelimesinden Kalem Suresi, adını 1. ayetinde yer alan kalem kelimesinden Gerçekleşen Suresi, adını 1. ayetinde geçen hakka kelimesinden Yükseliş Yolları Suresi, ismini 3. ayetinde yer alan Allah’ın yükselme dereceleri-yollarının sahibi olduğu anlamına gelen mearic kelimesinden Nuh Suresi, Hz. Nuh’un elçi olarak gönderilişi ve mücadelesi anlatıldığından bu adı Cin Suresi, Cinlerden bir grubun Kur’an’ı dinleyerek doğru yola girmeleri bulmaları anlatıldığından bu adı Bürünen Suresi, ismini 1. ayetinde yer alan müzemmil kelimesinden Gizlenen Suresi, ismini 1. ayetinde yer alan müdessir kelimesinden almıştır. Peygamber efendimiz Hazreti Muhammed’in mübarek adının geçtiği ayetler nelerdir? sorusuna kısaca şöyle cevaplar verebiliriz. Yüce kitabımız Kuranı Kerim’de peygamber efendimizin hangi isimlerinin geçtiğini ayetler ile açıklamaya Kerim’de Hazreti peygamber efendimizin en bilinen ismi olan Muhammed ismi dört ayette yer almaktadır ve bu ayetlerin hepsi efendimizden bahsetmektedir. Yani bu isimler başka birini değil efendimizi işaret etmektedir. Peygamberimizin önceki kutsal kitaplarda yer alan Ahmet ismi ise bir yerde geçmektedir. Şimdi ayeti kerimeler ile bu bilgilere yer İmran suresinde şöyle geçmektedir ” Muhammed yalnızca bir elçidir ” Ayetin Tamamı – Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye eski dininize mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar veremez. Allah, şükredenleri mükafatlandıracaktır. Al-i İmran-144Ahzab suresinde şöyle geçmektedir” Muhammed yalnızca bir elçi ve Peygamberlerin sonuncusudur.”Ayetin Tamamı – Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Resûlü ve nebîlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. Ahzab-40Fetih suresinde şöyle geçmektedir” Muhammed Allah’ın elçisidir.”Ayetin Tamamı – Muhammed, Allah’ın Resulüdür. Onunla beraber olanlar, inkarcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rüku ve secde halinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat’ta ve İncil’de anlatılan durumlarıdır Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah, kendileri sebebiyle inkarcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah, içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükafat vaad etmiştir. Fetih-29Muhammed suresinde şöyle geçmektedir “Muhammed’e indirilene”Ayetin Tamamı – İnanıp salih ameller işleyenlerin ve Muhammed’e indirilene ki o Rablerinden gelen haktır, inananların ise Allah günahlarını örtmüş ve hallerini düzeltmiştir. Muhammed-2Peygamber Efendimizin Ahmet AdıYüce kitabımız Kuranı Kerim’de bir defada Ahmet ismi geçmektedir. Saff suresinde şöyle geçmektedir “Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici”.Ayetin Tamamı – Hani, Meryem oğlu İsa, “Ey İsrailoğulları! Şüphesiz ben, Allah’ın size, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek, Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici olarak gönderdiği peygamberiyim” demişti. Fakat İsa onlara apaçık mucizeleri getirince, “Bu, apaçık bir sihirdir” dediler. Saff 6 Peygamber Efendimizin bu güzel ismin geniş manası için Ahmed isminin anlamı konusuna da başvurabilirsiniz. 2012 tarihinden bu yana değerli ekibimiz doğru bilgiler ile siz ziyaretçilerimize faydalı olmak adına çalışmaktadır. Mevla imkan verdiğince çalışmaya devam edeceğiz. Selam ve Dua ile... Başa dön tuşu Güzel Kurani kerimimizde geçen kıyamet ile ilgili ayetler. Kuranda geçen kıyamet ile ilgili ayetler tarafmizca seçilip otomatik listelenmekte. Kuranda kıyamet ile alakali tahmini 100 ayet geçiyor 285 - Sonra sizler öyle kimselersiniz ki, kendilerinizi öldürüyorsunuz ve sizden olan bir grubu diyarlarından çıkarıyorsunuz, onlar aleyhinde kötülük ve düşmanlık güdüyor ve bu konuda birleşip birbirinize arka çıkıyorsunuz, şayet size esir olarak gelirlerse fidyeleşmeye kalkıyorsunuz. Halbuki yurtlarından çıkarılmaları size haram kılınmış idi. Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Şu halde içinizden böyle yapanlar, netice olarak dünya hayatında perişanlıktan başka ne kazanırlar, kıyamet gününde de en şiddetli azaba uğratılırlar. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir. 2113 - Yahudiler dediler ki, "Hıristiyanlar birşey üzerinde değiller", Hristiyanlar da "Yahudiler bir şey üzerinde değiller" dediler. Oysa hepsi de kitabı okuyorlar. Hiçbir bilgisi olmayanlar da öyle onların dedikleri gibi dediler. İşte bundan dolayı Allah, ihtilafa düştükleri bu gibi şeylerde, kıyamet günü aralarında hüküm verecektir. 2174 - Allah'ın indirdiği kitaptan bir şeyi gizleyip de bununla biraz para alanlar gerçekten karınları dolusu ateşten başka birşey yemezler. Kıyamet günü Allah onlara ne söz söyler, ne de kendilerini temize çıkarır. Onlara sadece acı veren bir azab vardır. 2212 - Dünya hayatı, inkar edenler için bezendi. Onlar, iman edenlerle eğleniyorlar. Halbuki takva sahibi olan o müminler, kıyamet günü onların üstündedir. Allah dilediğine hesapsız rızık verir. 355 - O zaman Allah şöyle dedi "Ey İsa, şüphesiz ki seni öldüreceğim, seni kendime yükselteceğim ve seni inkârcılardan temizleyeceğim. Hem sana uyanları, kıyamete kadar o küfredenlerin üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz banadır, ayrılığa düştüğünüz hususlarda aranızda hükmedeceğim". 377 - Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azab vardır. 3161 - Hiçbir peygambere ganimet malını gizlemesi devlet-millet malını aşırması yaraşmaz. Kim böyle bir aşırma ve ihanette bulunursa kıyamet günü aşırdığını boynuna yüklenerek getirir. Sonra da herkese kazandığının karşılığı tastamam ödenir, onlar haksızlığa da uğramazlar. 3180 - Allah'ın, kendilerine lütfundan verdiği nimetlere karşı cimrilik edenler, bunun, kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır o, kendileri için şerdir. Cimrilik ettikleri şey, kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah'a aittir. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. 3185 - Her canlı ölümü tadacaktır. Kıyamet günü ecirleriniz size eksiksiz olarak verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı zevkten başka birşey değildir. 3194 - "Rabbimiz! bize peygamberlerine vaad ettiğini ver, kıyamet günü bizi rezil etme. Muhakkak sen verdiğin sözden dönmezsin". 487 - Kendinden başka ilâh olmayan Allah, sizi kıyamet gününde mutlaka biraraya toplayacaktır. Bunda asla şüphe yoktur. Allah'tan daha doğru sözlü kim olabilir? 4109 - Haydi siz dünya hayatında onları savunuverdiniz diyelim. Peki kıyamet gününde Allah'ın huzurunda onları kim savunacaktır? Yahut onlara kim vekil olacaktır? 4141 - Onlar sizi gözetleyip dururlar. Eğer Allah tarafından size bir zafer nasip olursa "Biz sizinle beraber değil miydik?" derler. Şayet kâfirlerin zaferden bir payı olursa Bu defa da onlara "Size üstünlük sağlayarak sizi müminlerden korumadık mı?" derler. Allah, kıyamet gününde aranızda hükmünü verecektir. Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir. 4159 - Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona İsa'ya iman etmiş olmasın. Kıyamet gününde o, onlara şahitlik edecektir. 514 - "Biz hıristiyanız" diyenlerden de söz almıştık. Onlar da kendilerine hatırlatılan şeylerin çoğunu unutmuşlardı. Biz de onların arasına, kıyamete kadar sürecek kin ve düşmanlık soktuk. Allah, ne yapmış olduklarını onlara - elbette haber verecektir. 536 - Bütün yeryüzündekiler ve bir o kadarı daha inkâr edenlerin olsa, bunlar kıyamet gününün azabından kurtulmak için hepsini fidye olarak verseler yine onlardan kabul edilmez. Onlar için can yakıcı bir azap vardır. 564 - Yahudiler, "Allah'ın eli çok sıkıdır" dediler. Söyledikleri söz sebebiyle onların elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar! Aksine Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onların çoğunun azgınlığını ve küfrünü azdırıyor. Biz, onların aralarına tâ kıyamete kadar düşmanlık ve kin atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozğunculuğa koşarlar. Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez. 612 - De ki "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?" "Allah'ındır" de. O, rahmet etmeyi kendi nefsine yazmıştır. Sizi, varlığında asla şüphe olmayan kıyamet gününde toplayacaktır. Ama kendilerini zarara sokanlar inanmazlar. 732 - De ki "Allah'ın kulları için çıkardığı zinetleri ve tertemiz rızıkları kim haram kılmış?" De ki "Bunlar, bu dünya hayatında inananlar içindir, kıyamet gününde de yalnız onlara mahsustur". İşte böylece biz âyetleri bilen bir topluluğa uzun uzun açıklıyoruz. 7167 - O Vakit Rabbin işte şu ahdi ilan edip bildirdi ki Kıyamet gününe kadar onlara en kötü muameleyi yapacak olan kimseleri başlarına gönderecektir. Muhakkak ki, Rabbin hızla cezalandırandır ve yine muhakkak ki O, çok affedici, çok merhametlidir. 7172 - Bir de Rabbin, Âdemoğullarından, bellerindeki zürriyetlerini alıp da onları kendi nefislerine şahit tutarak Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" dediği vakit, "pekâlâ Rabbimizsin, şahidiz" dediler. Bunu kıyamet günü "Bizim bundan haberimiz yoktu." demeyesiniz diye yapmıştık. 1060 - Allah'a yalanı iftira edenler kıyamet gününü ne sanıyorlar? Allah, insanlara çok ihsanda bulunmuştur, lâkin insanların çoğu şükretmezler. 1160 - Hem bu dünyada, hem de kıyamet gününde bir lânetle izlendiler. Bilin ki, Âd kavmi, gerçekten Rablerini inkâr ettiler. Yine bilin ki, Hud'un kavmi olan Âd, defolup gittiler. 1198 - Kıyamet günü, kavminin önüne düşer. Artık o bunları ateşe götürmüştür. O varılan yer, ne kötü bir yerdir. 1199 - Hem burada, hem de kıyamet gününde lanetle izlendiler. Onlara verilen bu karşı destek ne fena bir destektir! 12107 - Yoksa bunlar Allah'ın azabından hepsini saracak bir felaket gelmesinden veya farkında değillerken ansızın başlarına kıyametin kopuvermesinden güven içinde midirler? 1625 - Bunu söylemelerinin sebebi şu Kıyamet günü, kendi günahlarını tam olarak yüklendikten başka, bilgisizlikleri yüzünden saptırmakta oldukları kimselerin günahlarından bir kısmını da yükleneceklerdir. Dikkat edin, yüklendikleri günah ne kötüdür! 1627 - Sonra kıyamet günü Allah, O kâfirleri rezil rüsvay edecek ve diyecek ki "Hani uğrunda müminlere karşı düşman kesildiğiniz ortaklarım nerede?" Kendilerine ilim verilmiş olanlar "Şüphesiz bugünün rezilliği ve kötülüğü kâfirleredir." diyeceklerdir. 16124 - Cumartesi günü avlanmamak, ancak onda ihtilafa düşenlere farz kılındı. Şüphesiz Rabbin onların ihtilaf edip durdukları şeyler hakkında kıyamet günü, aralarında elbette hükmünü verecektir. 1713 - Her insanın amel defterini boynuna doladık, kıyamet günü açılmış bulacağı kitabı önüne çıkarırız. 1758 - Hiç bir şehir halkı yoktur ki, kıyamet gününden önce biz onu helak etmeyelim, yahut şiddetli bir azab ile azablandırmayalım. Bu, Kitap'ta Levh-i Mahfuzda yazılıdır. 1762 - Yine İblis dedi ki "Şu benden üstün kıldığını gördün mü? Yemin ederim ki, eğer beni kıyamet gününe kadar ertelersen, pek azı hariç, onun zürriyetini kendi buyruğum altına alacağım." 1797 - Allah kime hidayet verirse, o doğru yoldadır. Kimi de hidayetten uzak tutarsa, artık bunlar için Allah'tan başka hiçbir yardımcı bulamazsın. Ve biz, o kâfirleri kıyamet günü kör, dilsiz ve sağır oldukları halde, yüzleri üstü sürünerek haşredeceğiz. Varacakları yer cehennemdir; ateşi dindikçe onun ateşini artırırız. 1821 - Böylece insanları onlardan haberdar kıldık ki, öldükten sonra dirilmenin hak olduğunu ve kıyamet gününden şüphe edilemeyeceğini bildirmek için, öylece şehir halkına buldurduk. Onları mağarada bulanlar, aralarında durumlarını tartışıyorlardı. Dediler ki "Üstlerine bir bina kilise yapın. Bununla beraber Rableri, onları daha iyi bilir." Sözlerinde üstün gelen müminler "Üzerlerine muhakkak bir mescid yapacağız." dediler. 1836 - "Kıyametin kopacağını da zannetmem. Şayet Rabbimin huzuruna götürürlürsem, muhakkak orada bundan daha hayırlı bir sonuç bulurum". 18105 - İşte onlar, Rabblerinin âyetlerini ve O'nun huzuruna çıkacaklarını inkâr etmişlerdir de bu yüzden iyilik altında yaptıkları bütün amelleri boşa gitmiştir. Artık kıyamet günü onlar için hiçbir ölçü tutturmayız. 1975 - Onlara de ki "Kim sapıklık içinde ise, Rahmân ona mal ve evlatça ziyadelik ve azgınlığında mühlet verir. Nihayet kendilerine vaad edilen azabı, yahut kıyamet günü cehennemi gördükleri vakit, artık bilecekler kimin mevkii daha fena ve yardımcıları daha zayıfmış. 1995 - Kıyamet günü onların herbiri Allah'ın huzuruna tek başına çıkacaktır. 2015 - Çünkü kıyamet muhakkak gelecektir. Onun vaktini gizli tutuyorum ki, herkes yaptığının karşılığını görsün. 20100 - Kim ondan yüz çevirirse, şüphesiz o, kıyamet günü bir günah yüklenecektir. 20101 - Devamlı o azabın altında kalacaklar. Kıyamet günü onlar için, bu ne fena bir yüktür! 20124 - Her kim de benim zikrimden Kur'ân'dan yüz çevirirse, bilsin ki ona dar bir geçim vardır ve onu kıyamet günü kör olarak haşrederiz. 2147 - Biz kıyamet günü için doğru teraziler kurarız; hiçbir kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Yapılan amel, bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirir tartıya koyarız.. Hesap görenler olarak da biz kâfiyiz. 2149 - Onlar görmedikleri halde Rablerinden korkarlar, kıyamet saatinden de titrerler. 221 - Ey İnsanlar! Rabbinizden sakının; şüphesiz o kıyamet gününün sarsıntısı çok büyük bir şeydir. 227 - Kıyamet ise şüphesiz gelecek ve muhakkak ki Allah bütün kabirlerde olan kimseleri tekrar diriltecektir. 229 - Allah yolundan şaşırtmak saptırmak için büyüklük taslayarak tartışır. Dünyada ona bir rezillik vardır. Kıyamet gününde ise ona cehennem azabını tattıracağız 2217 - Şüphesiz o iman edenler, yahudi olanlar, sabiîler yıldıza tapanlar, hıristiyanlar, ateşe tapanlar ve Allah'a eş koşanlar yok mu? Allah, kıyamet günü bunların arasını şüphesiz ayıracaktır. Çünkü Allah her şeyi hakkıyla görüp bilendir. 2255 - İnkâr edenler de, kendilerine ansızın kıyamet gelinceye veya akîm kısır bir günün azabı gelinceye kadar, Kur'ân'dan şüphe etmekte devam edip giderler. 2269 - Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında kıyamet günü Allah aranızda hükmünü verecektir. 2316 - Sonra da siz, şüphesiz, kıyamet gününde tekrar diriltileceksiniz. 2511 - Fakat onlar o saati kıyameti de yalanladılar. Biz ise o saati yalanlayanlara çılgın alevli bir ateş hazırladık. 2569 - Kıyamet günü azabı kat kat olur ve orada alçaltılmış olarak temelli kalır. 2841 - Onları ateşe çağıran öncüler kıldık. Kıyamet günü onlar yardım görmeyeceklerdir. 2842 - Bu dünyada arkalarına lanet taktık. Onlar, kıyamet gününde de kötülenmişler arasındadır. 2861 - Şu halde, kendisine güzel bir vaadde bulunduğumuz, ardından ona kavuşan kimse, sırf dünya hayatının geçici zevkini yaşattığımız ve sonra kıyamet gününde azab için huzurumuza getirilenler arasında bulunan kimse gibi midir? 2871 - Resulüm! De ki "Düşündünüz mü hiç, eğer Allah üzerinizde geceyi tâ kıyamet gününe kadar aralıksız devam ettirse, Allah'tan başka size ışık getirecek tanrı kimdir? Hâlâ işitmeyecek misiniz?" 2872 - De ki "Haber verin bakayım, eğer Allah üzerinizde gündüzü ta kıyamet gününe kadar aralıksız devam ettirse, Allah'tan başka, istirahat edeceğiniz geceyi size getirecek tanrı kimdir? Hâlâ görmeyecek misiniz?" 2913 - Fakat gerçek şu ki elbette kendi yüklerini, kendi yükleriyle birlikte nice yükleri başkalarını saptırmanın vebalini taşıyacaklar ve uydurup durdukları şeylerden kıyamet günü mutlaka sorguya çekileceklerdir. 2925 - İbrahim onlara dedi ki "Siz, sırf aranızdaki dünya hayatına has muhabbet uğruna Allah'ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet günü geldiğinde ise, kiminiz kiminizi tanımayacak, kiminiz kiminizi lanetleyecektir. Varacağınız yer cehennemdir. Ve hiç yardımcınız da yoktur." 3012 - Kıyamet saatinin gelip çattığı gün suçlular, her ümidi keserler. 3014 - Kıyamet saatinin gelip çattığı gün varya, o gün inananlarla inanmayanlar ayrılırlar. 3055 - Kıyamet kopacağı gün günahkarlar dünyada bir saatten fazla durmadıklarına yemin ederler. Onlar önceden de böyle haktan çevriliyorlardı. 3134 - Şüphesiz ki, kıyamet saatinin bilgisi Allah yanındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde ne varsa erkek veya dişi oluşunu, renk ve özelliklerini O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini de bilemez. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilir, her şeyden haberdardır. 3225 - Şimdi ihtilafa düştükleri şeyler hakkında şüphesiz ki Rabbin kıyamet günü aralarında ayırıcı hükmü verecektir. 3363 - İnsanlar sana kıyamet saaatini soruyorlar. De ki "Onun ilmi ancak Allah'ın nezdindedir. Ne bilirsin belki kıyamet yakında olur." 343 - İnkâr edenler "Bize o kıyamet saati gelmez." dediler. De ki "Hayır, öyle değil, gaybı bilen Rabbim hakkı için kıyamet size mutlaka gelecektir. O'nun ilminden göklerde ve yerde zerre kadar bir şey kaçmaz. Bundan daha küçük ve daha büyük ne varsa, hepsi muhakkak açık bir kitaptadır." 3514 - Kendilerine dua ederseniz duanızı işitmezler. İşitseler bile size cevabını veremezler. Kıyamet günü de kendilerini Allah'a ortak koştuğunuzu inkâr ederler. Sana her şeyden haberdar olan Allah gibi bir haber veren olmaz. 3915 - "Siz de O'ndan başka dilediğinize kul olun." De ki "Asıl hüsrana düşenler, kıyamet günü kendilerine ve mensuplarına ziyan edenlerdir. Evet, işte asıl açık hüsran budur." 3924 - O halde kıyamet günü zalimlere "Tadın bakalım kazanıp durduklarınızı!" denilirken, o kötü azabdan yüzü ile korunacak kimse ne olur?1 3931 - Sonra siz muhakkak kıyamet gününde Rabbinizin huzurunda birbirinizden davacı olacaksınız. 3947 - Eğer bütün yeryüzündekiler ve bir o kadarı da beraber o zulmedenlerin olsaydı, kıyamet günü azabın kötülüğünden kurtulmak için onu mutlaka feda ederlerdi. Ancak ne var ki, hiç hesaba katmadıkları şeyler, Allah tarafından karşılarına çıkarılır. 3960 - Hem o kıyamet günü görürsün ki, Allah'a karşı yalan söyleyenlerin yüzleri kararmıştır. Kibirlenenlerin yeri cehennem değil mi? 3967 - Allah'ı hakkıyla takdir edemediler. Halbuki bütün yer kıyamet günü O'nun avucundadır. Gökler de kudretiyle dürülmüştür. O, onların ortak koştuklarından münezzeh ve çok yüksektir. 4032 - "Ey kavmim! Ben size gelecek o çağrışma gününden kıyamet gününden korkuyorum." 4046 - Onlar, sabah akşam ateşe arzolunurlar. Kıyamet kopacağı gün de "Firavun hanedanını azabın en şiddetlisine tıkın!" denilecektir. 4059 - Herhalde o saat kıyamet muhakkak gelecektir. Onda şüphe yok. Fakat insanların çoğu inanmazlar. 4140 -  yetlerimiz hakkında doğruluktan ayrılıp inkâra sapanlar bize gizli kalmazlar. O halde ateşe atılacak olan mı daha hayırlıdır, yoksa kıyamet günü güven içinde gelecek olan mı? İstediğinizi yapın. Şüphesiz ki Allah, yaptığınız şeyleri hakkıyla görür. 4147 - Kıyamet zamanını bilmek ancak Allah'a havale edilir. Onun bilgisi dışında hiçbir meyve kabuğundan çıkmaz, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz. Allah onlara "Bana koştuğunuz ortaklarım nerede?" diye seslendiği gün, onlar "Senin ortağın olduğuna dair bizden hiçbir şahit olmadığını sana arz ederiz." derler. 4150 - Andolsun ki kendisine dokunan bir zarardan sonra, biz ona tarafımızdan bir rahmet tattırsak, O "Bu benim hakkımdır, kıyametin kopacağını da sanmıyorum, Rabbime döndürülmüş olsam bile mutlaka O'nun yanında benim için daha güzel şeyler vardır" der. Biz o inkâr edenlere yaptıkları şeyleri mutlaka haber vereceğiz ve onlara ağır bir azap tattıracağız. 4217 - Bu kitabı ve ölçüyü hakla indiren Allah'tır. Ne bilirsin, belki de kıyamet saati yakındır! 4218 - O'na inanmayanlar kıyametin çabuk gelmesini istiyorlar. İnananlar ise O'ndan korkarlar ve O'nun hak olduğunu bilirler. İyi bilin ki, kıyamet saati hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler. 4245 - Sen, onların aşağılıktan dolayı başları öne eğilmiş, göz ucuyla gizli gizli etrafa bakarlarken ateşe sunulduklarını görürsün, iman edenler de "Gerçekten zarara uğrayanlar hem kendilerine hem de ailelerine kıyamet günü yazık etmiş olan kimselerdir." diyeceklerdir. İyi bilin ki zalimler devamlı bir azap içerisindedirler. 4361 - Gerçekten o, İsâ'nın yere inişi kıyâmetin yaklaştığını gösteren bir bilgidir. Sakın kıyâmet hakkında şüpheye düşmeyip, bana uyun, bu doğru yoldur. 4366 - Onlar kendileri farkına varmadan ansızın kıyâmetin başlarına gelmesini mi bekliyorlar? 4385 - Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah'ın şanı yücedir. Kıyâmet saatinin bilgisi de yalnız onun yanındadır. Siz sadece O'na döndürüleceksiniz. 4517 - Din hususunda onlara apaçık deliller verdik. Fakat onlar, kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki çekememezlik ve düşmanlık yüzünden ayrılığa düşmüşlerdi. Şüphesiz Rabbin, ayrılığa düştükleri şeylerde, kıyâmet günü aralarında hükmedecektir. 4526 - Ey Muhammed! De ki "Allah sizi diriltir. Sonra sizi o öldürür, sonra da geleceğinde şüphe olmayan kıyamet gününde diriltip bir araya toplar. Fakat insanların çoğu bilmezler. 4527 - Göklerin ve yerin mülkü sadece Allah'ındır. Kıyâmetin kapacağı gün varya, işte o gün batıla sapanlar hep hüsrana düşecekler. 4532 - Allah'ın vaadi gerçektir. "O kıyâmetin geleceğinde şüphe yoktur." denildiğinde "Kıyamet nedir bilmiyoruz." Yalnız bir zandan ibârettir sanıyoruz. Fakat bu hususta kesin bir bilgimiz yok." derdiniz. 465 - Allah'ı bırakıp da kıyamet gününe kadar kendisine hiç bir cevap veremeyecek olan putlara dua eden kimseden daha sapık kim olabilir? Oysa taptıkları şeylerin, onların yalvarışlarından haberleri bile yoktur. 4718 - Artık onlar, kıyamet saatinin kendilerine ansızın gelivermesine mi bakıyorlar? Şüphesiz onun alametleri gelmiştir. Artık kıyamet kendilerine gelip çatınca anlamaları neye yarar? 561 - Olacak vak'a olduğu zaman 587 - Göklerde ve yerde olanları, Allah'ın bildiğini görmüyor musunuz? Üç kişinin gizli konuştuğu yerde dördüncüsü mutlaka O'dur. Beş kişinin gizli konuştuğu yerde altıncısı mutlaka O'dur. Bunlardan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlak O, onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü onlara yaptıklarını haber verecektir. Doğrusu Allah, her şeyi bilendir. 603 - Kıyamet günü yakınlarınız ve çocuklarınız size fayda vermezler. Çünkü Allah aranızı ayırır. Allah yaptıklarınızı görendir. 6839 - Yoksa, "ne hükmederseniz mutlaka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var? 6915 - İşte o gün olacak olur. 756 - O kıyamet günü ne zaman? diye sorar. 7942 - Sana o kıyameti soruyorlar, ne zaman kopacak diye. 881 - O her şeyi kuşatacak olan Kıyamet'in haberi sana geldi mi? Kuran’ın içindeki çelişki ve mantıksal tutarsızlıklar onun tanrı katından gelen bir kitap olmadığını pekâlâ ortaya koymaktadır bundan başka bir de Kuran’da bazı yerlerde Muhammed gaf yapmıştır ve Allah değil de Muhammed’in konuştuğu bariz bir şekilde – 114’e bakalım mesela. Diyanet İşleri’nin eski bir çevirisine bakalım önce“Allah size Kitap'ı açık açık indirmişken O'ndan başka bir hakem mi isteyeyim?' Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onun gerçekten Rableri katından indirilmiş olduğunu bilirler. Öyleyse, sen şüpheye düşenlerden olma!”Burada gördüğünüz gibi Allah’tan 3. şahıs olarak bahsediliyor. Ayrıca “O'ndan başka bir hakem mi isteyeyim?” diye konuşanın da Allah değil Muhammed olduğu apaçık ortadadır. Diyanet daha sonra Kur’an üzerine tartışmalar vs. olunca bu gerçeği gizlemek için bakın ne yaptı. Kuran çevirisinde tahrifat! Evet sırf Kur’an’daki bu açığı kapatmak için Kur’an’da olmayan kelimeleri sureye parantez içerisinde ekleme yoluna gidildi“Size Kitab’ı Kur’an’ı hak olarak indiren O iken ben Allah’tan başka bir hakem mi arayacağım?” de. Kendilerine kitap verdiklerimiz de onun, Rabbin katından hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler. O hâlde, sakın şüphecilerden olma.”İşte ayetin orijinali, okunuşu ve kelime kelime anlamıأَفَغَيْرَ اللَّهِ أَبْتَغِي حَكَمًا وَهُوَ الَّذِي أَنْزَلَ إِلَيْكُمُ الْكِتَابَ مُفَصَّلًا ۚ وَالَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَيَعْلَمُونَ أَنَّهُ مُنَزَّلٌ مِنْ رَبِّكَ بِالْحَقِّ ۖ فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُمْتَرِينَE fe gayrallâhi ebtegî hakemen ve huvellezî enzele ileykumul kitâbe mufassalamufassalan, vellezîne âteynâhumul kitâbe ya’lemûne ennehu munezzelun min rabbike bil hakkı fe lâ tekûnenne minel mumterînmumterîne.1. e fe gayre allâhi artık, Allah'tan başka mı2. ebtegî arayayım, arıyorum3. hakemen bir hakem, hüküm veren4. ve huve ellezî ve o ki5. enzele indirdi6. ileykum size7. el kitâbe kitabı8. mufassalan açıklanmış olarak9. ve ellezîne ve onlar ki10. âteynâ-hum onlara verdik11. el kitâbe kitap12. ya'lemûne biliyorlar13. enne-hu onun ..... olduğunu14. munezzelun indirilmiş15. min rabbi-ke senin Rabbinden16. bi el hakkı hak ile17. fe o halde18. lâ tekûnenne sen sakın olma19. min el mumterîne şüphe edenlerdenGörüldüğü gibi ayette “de” kelimesi söz konusu olan sadece EN'ÂM – 114 mü? Şimdi Diyanet’in TEVBE – 30 mealine de bakalım“Yahudiler, “Üzeyr, Allah’ın oğludur” dediler. Hıristiyanlar ise, “İsa Mesih, Allah’ın oğludur” dediler. Bu, onların ağızlarıyla söyledikleri gerçeği yansıtmayan sözleridir. Onların bu sözleri daha önce inkâr etmiş kimselerin söylediklerine benziyor. Allah, onları kahretsin. Nasıl da haktan çevriliyorlar!” Aceba bu ayette “Allah onları kahretsin!” diye beddua eden Allah mı yoksa Muhammed mi?Gelelim Hûd suresine… Hûd suresinin ilk iki ayetinin eski çevirisine bakalım“Elif, Lam, Ra. Bu Kitap, hakim ve haberdar olan Allah tarafından, Allah'tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayetleri kesin kılınmış, sonra da uzun uzadıya açıklanmış bir Kitap'dır. Ben size, O'nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeciyim.”Bu Diyanet’in eski mealidir. Görüldüğü gibi burada da Allah değil Muhammed konuşuyor. Diyanet bu ayetteki tuhaflığı da fark ediyor ve daha sonra yukarıdaki kırmızıyla yazılan cümlenin başına parantez içinde bir “de ki” ekliyor ki ayetin orijinalinde bu “de ki” suresi 50. ve 51. ayetlerin mealine bakalım şimdi de“O hâlde Allah’a koşun. Şüphesiz ben, size O’nun katından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım. Allah ile beraber başka bir ilâh edinmeyin. Gerçekten ben, size, Allah tarafından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım.” Allah tarafından gönderilmiş uyarıcı Allah’ın kendisi mi Muhammed mi işte Muhammed bu ayetlere de “de ki” koymamış ve Diyanet henüz buralardaki sakatlığa ayıkıp “de ki” – 4’e de bir bakalım“Onlara baktığın zaman cüsseleri hoşuna gider; konuşurlarsa sözlerini dinlersin; tıpkı, sıralanmış kof kütük gibidirler; her çığlığı kendi aleyhlerine sayarlar; onlar düşmandır, onlardan çekin; Allah canlarını alsın, nasıl da aldatılıp döndürülüyorlar.”Burda da “Allah canlarını alsın” diye konuşup beddua eden şüphesiz ki Allah değil TEBBET – 1’e“Ebû Leheb’in elleri kurusun. Zaten kurudu.”Allah beddua edemeyeceğine göre bu sözde Muhammed’e ait. İşte Kuran’da Tanrı sözü olmadığı kesin olan ayetlerden bir demet. Kuran'da övgüyle bahsedilen bir çok ismin genel olarak peygamber olduğu kabul edilir. Oysa ki peygamber kavramı farsçadır ve "haber getiren" manasındadır. Kuran'nın orijinal halinde ise peygamber diye meallendirilenlerin aslında ya "nebi" ya da "resul" olarak kullanıldığını görmekteyiz nebi ya da resul diye anılmadığı halde peygamber diye meallendirilenler de var.Kuran'da geçen nebi kavramı; arapçada "haberci/haber getiren" anlamındadır, tıpkı aynı anlama gelen farsçadaki peygamber sözcüğü anlayışta nebi ile resul kavramlarının eş anlamlı olduğu söylenmektedir ama bu tam anlamıyla doğru değildir; lakin resul kavramının kelime manası da tam olarak "elçi" çalışma, peygamber olarak bildiğimiz isimlerin nebi mi, resul mu, her ikiside mi yoksa hiçbirinden mi zikredildiği üzerine yapılmıştır. İmanın şartlarından biri olan "Peygamberlere İman" düsturuyla da önemli olduğunu sırasıyla "nebi" diye bildirilmiş olanlara mealler ışığında bakalım[Mealler konusunda genellikle Ali Bulaç'ın Kuran Meali'nden yararlandık, lakin kendisi Elmalılı Hamdi Yazır gibi Kuran'daki kavramlara son derece sadıktır. Elmalılı'nın sadeleştirilmiş meallerinin bu düsturdan uzak oluşu, güncel türkçemiz için bizi Ali Bulaç'a yöneltmiştir, Allah her birinden razı olsun. Aşağıdaki ayet meallerinde peygamber kavramının nebi mi yoksa resul mu diye geçtiği belirtmek için orijinal nüshadaki halinin latince transkriptini "" arasında belirttik.] 1 - Hz. İdris ilk nebi19/Meryem-56 "Kitap'ta İdris'i de zikret. Çünkü o, doğru olan bir peygamberdi ." 2 - Hz. Nuh ikinci nebi, ilk resul33/Ahzab-7 "Hani biz peygamberlerden kesin sözlerini almıştık; senden, Nuh'tan, İbrahim'den, Musa'dan ve Meryem oğlu İsa'dan. Biz onlardan sapasağlam bir söz almıştık."4/Nisa-163 "Nuh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur verdik."3 - Hz. İbrahim 19/Meryem-41 "Kitap'ta İbrahim'i de zikret. Gerçekten o, doğruyu söyleyen bir peygamberdi ." bkz 33/Ahzab-7 bkz 4/Nisa-1634 - Hz. İsmail 19/Meryem-54 "Kitap'ta İsmail'i de zikret. Çünkü o, va'dinde doğruydu ve gönderilmiş resul bir peygamberdi ." bkz 4/Nisa-1635 - Hz. İshak 19/Meryem-49 "Böylelikle, onlardan ve Allah'tan başka taptıklarından kopup ayrılınca ona İshak'ı ve oğlu Yakup'u armağan ettik ve her birini peygamber kıldık."bkz 4/Nisa-1636 - Hz. Yakub 37/Saffat-112 "Biz ona, salihlerden bir peygamber olarak İshak'ı da müjdeledik."bkz 19/Meryem-41 bkz 4/Nisa-1637 - Hz. Eyyub, 8 - Hz. Yunus, 9 - Hz. Süleyman bkz 4/Nisa-16310 - Hz. Musa 19/Meryem-51 "Kitapta Mûsâ'yı da an; şüphe yok ki o, ihlâsa mazhar olmuş şeriat sâhibi bir peygamberdi ."bkz 33/Ahzab-711 - Hz. Harun 19/Meryem-53 "Ona rahmetimizden kardeşi Harun'u da bir peygamber olarak armağan ettik."bkz 4/Nisa-16312 - Hz. Davud 17/İsra-55 "Rabbin, göklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilir. Andolsun, biz peygamberlerin bir kısmını bir kısmına üstün kıldık ve Davud'a da Zebur verdik."bkz 4/Nisa-16313 - Hz. Yahya 3/Al-i imran-39 "O mihrapta namaz kılarken, melekler ona seslendi 'Allah, sana Yahya'yı müjdeler. O, Allah'tan olan bir kelimeyi İsa'yı doğrulayan, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamberdir' ."14 - Hz. İsa 19/Meryem-30 "İsa dedi ki 'Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. Allah bana kitabı verdi ve beni peygamber kıldı." bkz 4/Nisa-163 bkz 33/Ahzab-715 - Hz. Muhammed son nebi, son resul33/Ahzab-40 "Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir; ancak o, Allah'ın resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi bilendir."bkz 4/Nisa-163 bkz 33/Ahzab-7Böylece Kuran'da, ilgili ayet içerisinde adıyla birlikte nebi diye anılanların sayısının 15 olduğu 6/En'Am-89'da bildirilen, "Bunlar, kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiklerimizdir. Eğer bunları tanımayıp küfre sapıyorlarsa, andolsun, biz buna karşı inkâra sapmayan bir topluluğu vekil kılmışızdır." ayetinin bahsettiği nebi'ler bu ayetten önceki ayetlerde bildirilen şu isimleri de nebi'lere eklememiz gerektiğini gösterir684 İshak, Yakub, Nuh, Davud, Süleyman, Eyyub, Yusuf, Musa ve Harun;685 Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas;686 İsmail, Elyasa, Yunus ve nebi olarak 16 - Hz. Yusuf, 17 - Hz. Zekeriyya, 18 - Hz. İlyas, 19 - Hz. Elyasa ve 20 - de Hz. Lut'u eklememiz gerekmektedir. * * * Kuran'da sadece resul olarak zikredilenler ise şunlardır1 - Hz. Hud 26/Şuara-124/125 "Hani onlara kardeşleri Hud Sakınmaz mısınız? demişti./Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim ."2 - Hz. Salih 26/Şuara-142/143 "Hani onlara kardeşleri Salih Sakınmaz mısınız? demişti./"Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim ."3 - Hz. Şuayb 26/Şuara-177/178 "Hani Şuayb, onlara demişti ki Hâlâ mı çekinmezsiniz?/Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim ."Böylece Kkuran'da sadece resul olarak zikredilen 3 isim ile karşılaşmaktayız ve nebilerle birlikte ele aldığımızda ismiyle beraber anılan 23 peygamberden resul ve nebi olarak söz şuna da dikkat etmek gerekir ki 36/Yasin suresi'nin 13 ile 30. ayetlerinin arasında isimleri zikredilmeyen 2 ya da fazla resul'den kıssalar şunu da belirtmek lazım ki Kuran'da adları zikredildiği halde ne nebi ne de resul olarak anılmayan isimler de vardır, bunlar; Adem, Zülkifl, Üzeyir, Lukman ve Zülkarneyn'dir. Ayrıca belli bir ilim sahibi olduğu bildirilen ama ismi anılmayan kişilerden kıssa da verilir, bunun için 27/Neml suresi'in 40. ayeti ve 18/Kehf suresi'in ayetlerine bakılabilir bkz Hızır.Birçok Mealci Kuran'da zikredilmiş çoğu isimleri peygamber olarak türkçeye aktarır ama mealde peygamber diye geçen kelimenin orijinal nüshasına baktığımız zaman yukardaki gibi bir tablo ortaya çıkmaktadır. bir de şunu da özellikle belirtmek lazım ki, nebi ile resul kavramlarının farklı olduğu ve nebiliğin bittiği ve resulluğun devam edebileceği yönünde görüşler ve iddialar vardır. yukardaki sıralamalarda zaten nebilerin resul olarak da anıldığı Hz. İdris hariç ama sadece resul olarak anılsalar bile Allah tarafından "beyyine" ile beraber gönderildikleri, resul'luğun tanımının yapıldığı farklı ayetlerde Allah tarafından Kuran'da Beyyine Kavramı ve Resul İlişkisi

kuranda muhammed isminin geçtiği ayetler