N0pJZ. Kardiyoloji Uzmanı Dr. Murat Şener, stent uygulamasıyla ilgili merak edilen soruları Stent nedir? Stentler boru şeklinde tel bir örgüdür. Her marka stendin kendine has bir deseni bulunuyor. Stendin şeklinin boru şeklinde olmasının nedeni; damarların da boru şeklinde olması ve stendin damarın içine gömülecek şekilde yerleştirilmesinden kaynaklanıyor. 2. Yağlı, sulu stent çeşitleri var mıdır? Halk arasında yağlı ya da sulu stent olarak adlandırılan stentler aslında ilaçlı stenttir. Yağlı ya da sulu stent olarak tanımlanan stent türleri bulunmuyor, halk arasında böyle yanlış isimlendirmeler olabiliyor. Şu anda; metal stent, ilaçlı stent, eriyebilen stent ve yama greft stent olmak üzere 4 çeşit stent kullanılıyor. 3. Stentlerin çeşitleri neye göre ayrılıyor? Metal stent, metal telden yapılmış bir tel örgüden oluşuyor. İlaçlı stentlerde ise, metal telin üzerinde özel bir ilaç bulunuyor. Bu ilaçlı stent takıldıktan sonra telin üzerindeki ilaç yavaş yavaş dokuya salınmaya başlıyor ve buradaki dokuya etki yaparak stentin içerisinde daralma veya tıkanıklık olmasını engelliyor. Eriyen stent ise, metalden değil de eriyebilen bir maddeden yapılıyor. Metal örgünün etrafının özel bir madde ile kaplanarak yapılmasına da yama stent Hangi stent çeşidi ne zaman kullanılıyor? Bu stentlerin her biri farklı durumlarda kullanılıyor. Düz metal stentler, çapı büyük damarlarda veya darlık kısa ise kullanılıyor. İlaçlı stentleri ise daha ince damarlarda ve uzun bir darlık varsa tercih ediliyor. Eriyebilen stentler henüz kullanıma yeni girdi. Özellikle tıkanıklığın olduğu bölgeye ileriki dönemlerde bypass bağlantısı yapılacaksa kullanılıyor. Yama stentler ise, damarda yırtık olduğunda damardan dışarı kan akmasını engellemek amacıyla genelde acil durumlarda uygulanıyor. 5. Balon uygulaması nasıl yapılıyor? Stent veya balon patlatmak aslında yanlış bir tanımlama. Balon damarın içinde yaklaşık 10 saniye kadar şişirildikten sonra indiriliyor ve damardan dışarı çıkartılıyor. Yani damarda balon patlatılmıyor, sadece şişirilip indirilmiş oluyor. Bu işlemle damarda açıklık sağlanıyor. Damar açma işleminde ilk olarak sadece balonlar kullanılıyordu. Bu sayede damarda açıklık sağlanıyordu. Daha sonra stentler geliştirildiğinde balon işleminden sonra stentlerin takılması ile damarın tekrar tıkanma olasılığının daha az olduğu görüldü ve stentler yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Daha sonra da ilaçlı stentler geliştirildi ve ilaçlı stentler ile damarın tekrar tıkanma olasılığının çok daha azaldığı görüldü. Şu an sıklıkla ilaçlı stentler Her damara ilaçlı stent takılıyor mu? İlaçlı stent her damara takılmıyor. Bunun en önemli sebebi stent takıldıktan sonra bir süre kan sulandırıcı ilaçların kullanılmasının gerekmesi. Eğer ilaçlar kesilirse stent içinde ani pıhtı oluşması ve kalp krizi geçirme riski gündeme geliyor. Bu yüzden düz metal stentlerde en az 1 ay, ilaçlı stentlerde 1 yıl kan sulandırıcı ilaç kullanmak gerekiyor. Eğer hastaya yakın zamanda başka bir hastalık için ameliyat yapılması planlanıyorsa düz metal stent takmak gerekiyor. Aksi halde ameliyat 1 sene ertelenmek zorunda kalıyor. Bununla birlikte eğer tıkanık olan damar çok genişse ve darlık çok kısaysa ilaçlı ya da metal stent arasında tıkanma olasılığı açısından çok fark bulunmuyor. Bu yüzden bu gibi durumlarda da düz metal stent tercih edilebiliyor. 7. Stent nasıl takılıyor? Stentler bir balonun üzerine büzüştürülmüş olarak hazır bir kutuda bulunuyor. Bu stentler hastanın damar yolundan gönderilerek darlığın olduğu yere getiriliyor. Burada stentin içindeki balon şişiriliyor. Stent balonla birlikte açılıyor ve damarın duvarına gömülüyor. Daha sonra balon indiriliyor ve stent burada açılmış bir şekilde kalıyor. Daha sonra da balon vücuttan Stent takıldıktan sonra yerinden oynar mı? Stent damarın içine gömüldükten sonra ömür boyu burada kalıyor ve kesinlikle yerinden oynamıyor ya da kalmıyor. Hasta ne yaparsa yapsın stendi yerinden oynatması mümkün olmuyor. 9. Stent tıkanırsa yerine yenisi takılabilir mi? Stent yerleştirildikten bir süre sonra stentin iç doku ile kaplanıyor ve kanla teması kayboluyor. Bu süre genelde düz metal stentler için 1 ay, ilaçlı stentler için 6 ay ile 1 yıl arasında tamamlanıyor. Bu doku kaplandığında hastanın kan sulandırıcı ilaç kullanımı başka bir operasyon için geçici bir süre kesilebiliyor. Stentin bir ömrü bulunmuyor, hasta kendine iyi baktığı ve doktorunun tavsiyelerini uyguladığı sürece ömür boyu tıkanmadan durabiliyor. Stentler tıkandığında ise içlerine tekrar stent Stent her damara takılır mı? Stentler her damara takılamıyor. Bazen damar stent için uygun olmayabiliyor. Bu damar önemli bir damar ise bypass kararı verilebiliyor. Bu kararı doktorun ayrıntılı muayene sonrasında vermesi gerekiyor.
Kalbi besleyen koroner atar damarlarda ateroskleroz sonucu oluşan hastalık sürecine koroner kalp hastalığı denilmektedir. Bu hastalıkta, kalp kasını besleyen atardamarlarda kısmi yâda tam tıkanma sonucu kan akımının tamamen yada kısmi olarak kesilmektedir. Bu hastalık, tanıda altın standart yöntem olarak gösterilen koroner anjiyografi yöntemi ile kesinleştirildikten sonra, a İlaçla tedavi medikal tedavi b Balon/stent tedavisi Perkütan koroner girişim c Koroner bypass ameliyatı Tedavi seçeneklerinden birisine karar verilir. BALON TEDAVİSİ Koroner kalp hastalığında, balon tedavisi dünyada ilk olarak 1977 yılında, Dr Andreas Gruentzig tarafından uygulanmıştır. Bu tedavi, kalp hastalıklarının girişimsel yöntemler ile tedavi edilmesi sürecini başlatmış ve hastalığın tedavisinde bir devrim yaratmıştır. En ideal kateter, olabildiği kadar en küçük olan kateterdir. En ideal balon, hastaya en az zararı veren, olabileceği kadar da en büyük olan balondur. - Andreas Gruentzigİnsanda balon ile kalp damarını açan ilk kişi 1977 Zurih Yöntem, koroner işlemine benzer şekilde uygulanmaktadır. İnce bir tüp vasıtasıyla kasık yada kol atardamarından girilerek, özel borular kateter ile kalbe ve koroner damarlara ulaşılır. Bu kateterler içerisinden çok ince bir tel ile dar veya tıkalı olan segment geçildikten sonra, tel üzerinden özel bir balon gönderilir. Balonun uygun pozisyonda olduğuna emin oluduktan sonra balon hastalıklı segment üzerinde şişirilir. Balonun sertliği ve şişmenin etkisiyle darlık bölgesi ezilerek genişler ve normal yada normale yakın olan damar boyutuna ulaşır. Saniyeler sonra balon söndürülerek işleme son verilir. Halk arasında ’balon patlatmak’’ olarakta bilinen işlem tamamlanmıştır. STENT TEDAVİSİ Koroner arter hastalığında kapalı yöntem ile gerçekleştirilen balon tedavisin yarattığı devrim bir çok yeni balonun, çeşitli kılavuz tellerin ve değişik yapıda kateterlerin geliştirilmesibe yol açmış ve girişimsel kardiyoloji başdöndürücü bir hızla ilerlemeye devam etmiştir. Ancak ilerleyen yıllarda görülmüştür ki balon işleminden sonra açılan damarların büyük bir çoğunluğunda tekrardan daralma ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine bu durumu engelleyebilmek adına, stent adı verilen ve balon şişirildiğinde damar duvarına oturan ve damarın elastik tepkimesi ile birlikte plağın tekrar büyümesini engelleyecek bir nevi kafes benzeri özel cihazlar keşfedilmiş ve geliştirilmiştir. İnsanda ilk stent implantasyonu 1986 yılında Paul ve Sigwart tarafından yapılmıştır. Balon tedavisinin kullanımından yaklaşık 10 yıl sonra kullanıma giren stentler, neredeyse tüm perkütan koroner girişimlerde kullanılmaya başlanmış ve 2000’li yıllarda ilaç kaplı stentler geliştirilmiştir. Stentler, kafes şeklinde, küçük metal tüplerdir. Genellikle 2-4 mm çap ve 10-30 mm uzunluğundadır. İnik balonun üzerine büzülü olarak yerleştirilmişlerdir. Bu şekilde aynı bir balon işlemi yapılıyor gibi hastalıklı damara ulaşılır. Stentin hastalıklı damar hizasında olduğundan emin olduktan sonra balon şişirilir. Balon şişirildiğinde, hastanın dar veya tıkalı damarı basıncın etkisiyle genişler, darlık ve tıkanıklık ortadan kaldırılabilir. Bu sırada stentte açılmış olur ve damar duvarına saplanarak gömülür ve damarı destekler. Böylece balonla açılan damarın tekrar daralması ihtimali azalmış olur. Saniyeler sonra balon söndürülerek işleme son verilir. STENTLER YENİDEN TAKILABİLİR Mİ? Evet stentler yeniden tıkanabilir. 2 tip tıkanma vardır. a Ani tıkanma Akut tromboz b Tekrar daralma Restenoz Ani tıkanma Akut tromboz Stentler ilk çıktıkları zaman yalnızca metal olarak yapılmıştır çıplak stent, bare metal stent. Stent yerleştirildikten sonra vücut stenti yabancı bir cisim olarak algılayarak ona reaksiyon verebilir. Pıhtılaşmadan sorumlu hücreler stent yüzeyine yapışır ve burada büyüyerek pıhtı oluşturur ve bu olay devam ederse stent pıhtı ile tıkanır. Acil olarak tekrar balon-stent yapılması veya bypass cerrahisi gerektiren ani tıkanma oranı %2 civarındadır. Bu olayın olmaması için stent takılan hastalara aspirine ek olarak kan sulandırıcı bir ilaç daha klopidogrel, prasugrel, tikagrelor içeren ilaçlar verilir. Fakat yine de bu ilaçlara rağmen pıhtı ile ani tıkanma olayı akut tromboz azaltılmasına rağmen sıfıra indirilememiştir. Pıhtı ile tıkanma riski zamanla azalır, çünkü vücut tarafından stentin iç yüzeyi damar dokusu ile kaplanır, böylece stentin iç yüzü kan ile direk temas etmez ve yabancı cisim gibi algılanmaz. Tekrar daralma Restenoz Darlık giderilirken yapılan ezme, sıkıştırma, parçalama işlemini vücut bir yaralanma gibi algılar ve orayı tamir etmeye başlar. Aynı dizimizi veya dirseğimizi kanattığımızda yara yerinde olan iyileşme dokusunun bir benzeri, stent içinde de oluşur. Bazı hastalarda bu iyileşme dokusu abartılı olarak stenti tıkayacak kadar çok olabilir. Buda hastada tekrar şikayetlere neden olarak koroner anjiyografi tetkikinin tekrarlanmasına kadar gidebilir. STENTİN YENİDEN DARALMASI KİMLERDE DAHA FAZLA GÖRÜLÜR? a Diabetes mellituslu olanlar şeker hastalığı b Önceden stent içinde daralma öyküsü olanlar c Damardaki darlık uzunluğunun 20 mm’den fazla, damar çapının ise mm’den küçük olması d Darlığın iki damarın birleşim yerinde olması Bu durumu önleyebilmek için 2000’li yıllarda ilaç kaplı stentler geliştirilmiş ve kullanıma girmiştir. İlk 6 ay içinde stent içinde tekrar daralma oranı, ilaçsız stentlerde % 20-40 oranında iken ilaçlı stentlerde bu oranın % 5-10 düzeyinde olduğu ileri sürülmektedir. İLAÇ KAPLI STENT NEDİR? AVANTAJLARI VE DEZAVANTAJLARI NELERDİR? Her ne kadar yağ ile ilgisi olmasa da halk arasında "yağlı stent" olarak da bilinmektedir. Çıplak yani ilaçsız metal stentlerde oluşan darlıkları restenoz önleyebilmek için ilaç kaplı sirolimus, paclitaksel vb. stentler geliştirilmiştir ilaçlı stent, DES, drug eluting stent. Bu stentlerin üzerinde bulunan özel ilaçlar aslında kanser tedavisinde de kullanılan ve hücre çoğalmasını engelleyen ilaçlardır. Bu ilaçlar stentin iç yüzeyine özel yöntemler ile yerleştirilir ve bir müddet oradan ilacı damar duvarına sızdırır. Bu şekilde damar duvarında hücrelerin çoğalıp orayı tekrar daraltmasını engellemek amacıyla üretilmişlerdir. Ancak ilaçlı stentler, 2 tıkanma tipinden birisi olan damar içi yeniden daralmayı önlerken, tromboza başlı ani tıkanma riskini azaltmamaktadır. Hatta salınan ilaç, stent yüzeyinin damar dokusuyla kaplanmasını engellediği için stentin metal yüzeyi kanla daha uzun bir süre temas etmektedir ve takıldıktan aylarca sonra bile ani pıhtı ile tıkanma ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle, ilaçlı stent takılan hastalarda, aspirinle beraber kullanılan ikinci kan sulandırıcı ilaca klopidogrel, tikagrelor, prasugrel daha uzun süre devam edilmesi gerekmektedir. İlaç kaplı stentler, uzun vadede yavaş yavaş daralma riski bakımından çıplak stentlere göre daha üstündür. Ancak kan sulandırıcı ilaçlardaki basit bir aksama durumunda, ani tıkanma tehlikesi bakımından ilaçsız stentelere göre daha fazla risk yaratabilir. Herhangi bir ameliyat, diş çekimi nedeniyle bu ilaçlara ve aspirine kısa bir süre için de olsa ara verilmesi istendiğinde, özellikle ilaç kaplı stentlerde ilk 6 ay içinde, son derece ciddi sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca bu ilaçları kesip heparin veya benzeri ilaçlarla telafi etmenin de pek güvenli bir yol olmadığı anlaşılmıştır. Dolayısı ile ilaç kaplı stent takılması düşünülen hastalarda, en azından ilk 6 ay, hatta tercihen 1 yıllık dönem için, bir ameliyat veya diş tedavisi olasılığının bulunmaması gereklidir. Ancak ilaçsız stent takılmış olanlarda stentin metal yüzeyi kısa sürede damar dokusu ile kaplanmakta, bu nedenle kısa süreli ikili kan sulandırıcı tedavi yeterli olmaktadır. Yine uzun süre ikili kan sulandırıcı kullanmak gerektiğinden, kanama öyküsü olan veya kanama riski yüksek olarak değerlendirilen hastalarda da öncelikli olarak ilaçsız stent uygulamak düşünülebilir. İlaç kaplı stentler normal stentlerden hangi durumlarda üstündür? a Damarın ince yapılı olması b Darlığın uzun olması c Şeker hastalığı varlığı d Tekrar daralma ihtimalinin yüksek olacağı kritik noktalardaki darlıklar e Damarların başındaki darlıklar Hasta stent işleminden ne kadar zaman sonra normal hayatına döner? Hasta işlem sonrasında hastanede 1 gün süreyle takip edilir ve 1 gün sonrasında günlük hayatına geri döner. ERİYEN STENT NEDİR? AVANTAJLARI VE DEZAVANTAJLARI MEVCUT MUDUR? Eriyen stentler, takıldıkları damarda birkaç ayda erimeye başlayıp en geç 2 yıl gibi bir sürede geride kalıntı bırakmadan kaybolan stentlerdir. Şu anda kullandığımız çıplak metal veya ilaçlı stentlere göre bazı avantajları vardır. Bu avantajlar a Eriyip kaybolduğu için, stentin takıldığı komşu damarın ağızlarını tıkamaz ve takılan damarın genişleyip büzülmesine izin verirler. b MR cihazında görüntülemeye engel olmazlar. c Eriyip kayboldukları için metal yüzeyin neden olduğu olaylara sebebiyet vermezler. Bu nedenle, uzun süreli kan sulandırıcı ilaç kullanımına gerek kalmayabilir. d Geride metal bir iskelet bırakmadıkları için aynı noktadan yapılacak bypass ameliyatı veya yeni bir stent takılması için herhangi bir engel oluşturmazlar. Bu teorik avantajların gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, deneyimin az olması nedeniyle belirsizdir. Bu yüzden, eriyebilen stentler yer yer uygulanıyor olmakla beraber henüz yaygın olarak kullanıma girmemiştir. Koroner arter hastalığı tedavisinde kullanılan ilaçlar, balon/stent veya bypass işlemleri damardaki hastalığı tamamen ortadan kaldırmamaktadır. Dolayısıyla hastanın risk faktörlerini azaltmaya dikkat etmemesi, ilaçlarını muntazam kullanmaması durumunda darlıkların tekrarlayabileceği unutulmamalıdır.
Safra, özellikle yağlı besinlerin emiliminde rol oynayan, karaciğerde üretilen bir enzimdir. Karaciğerde üretilen safra, karaciğer ile safra kesesi arasındaki ve safra kesesi ile ince barsak arasındaki kanallarla, onikiparmak bağırsağına bu kanalların taş, tümör veya başka sebeplerle darlık gibi tıkanması ve safranın kısmen ya da tamamen akışının kesilmesi sonucu sarılık meydana gelir. Bu sarılık safra yollarındaki tıkanmaya bağlı olduğu için buna tıkanma sarılığı, cerrahi sarılık ya da tıpdaki adıyla mekanik ikter denir. Bu sarılık herhangi bir mikrobik enfeksiyon sonucu oluşmadığından bulaşıcı değildir. Nasıl anlaşılır? En önemli belirti, gözlerdeki sararmadır. Beraberinde karın ağrısı, kaşıntı, idrar renginde koyulaşma ve dışkının renginin açılması şeklinde kendini gösterir. İnce barsağa safra akamadığı için dışkı yumuşak kıvamda ve yağlıdır. Şikayetler ani başladığı gibi günler içerisinde yavaş yavaş başlayıp giderek artabilir. Öyle ki önce göz beyazlarında fark edilen sarılık tüm vücuda yayılabilir ve hastanın cilt rengi sararabilir. Tıkanma sarılığı nasıl teşhis edilir? Teşhisde kan tetkikleri önemlidir. Safra yollarındaki tıkanmaya bağlı karaciğer fonksiyon testlerine bakılır. Kan bilirubin, alkalen fosfataz gibi değerlerde yükselme görülür. Karaciğer fonksiyonları bozulabilir. Tanı için ilk olarak safra kesesi ve safra yollarına ait ultrosonografi yapılır. Safra kesesi kesesinde milimetrik kalküller önemlidir. Bunlar kolayca safra kanalına düştüklerinden en büyük tıkanma sebebidirler . İleri tetkik olarak tomografi ve MR da tanıda yardımcıdır. Bir diğer teşhis yöntemi ise ERCP'dir. ERCP nedir? Endoskopi ile ağız yolundan girilerek, yemek borusu ve mide geçilerek onikiparmak bağırsağına ulaşılıp, safra yollarının görüntülenmesi ve gerektiğinde tedavi amaçlı, kanaldaki taşların çıkarılması, biyopsi alınması, kanal genişletilmesi gibiuygulanan bir yöntemdir. Çoğu zaman ERCP ile hasta ameliyata gerek duymadan tedavi edilir. Sadece dikkatli ve deneyimli ellerde yapılmalıdır. Tıkanma sarılığının tedavisi; Tıkanma sarılığında amaç tıkanmanın giderilmesidir. Tedavi ciddi bir durumdur. Gerektiğinde hasta hastaneye yatırılarak tedavi edilmelidir. Safra kesesinde taş varsa ameliyatla safra kesesi alınır. Eğer safra yollarında taş varsa ERCP ile taşlar çıkarılır. Tıkanmanın nedeni her zaman taş yollarına, onikiparmak bağırsağına, pankreasa ait bir kanserde tıkanmaya sebep olabilir. O durumda tedavi cerrahidir. Ancak tıkanma sarılığının nedeni kanser ise genelde hastaların büyük çoğunluğu, % 90 ' na yakınında ameliyat şansını yitirmiş oluyor. Çünkü bu bölgeye ait kanser sinsi ve geç belirti verir. Bu durumda hastya safra akışının sağlanması için stent takılır ve kemoterapi uygulanır.
Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Serdar Yol, "Cerrahi yöntemlerle çıkartılamayan periampüller bölge tümörlerinin tıkadığı safra yollarına ERCP yöntemi ile stent takarak hastanın daha uzun yaşama şansını yakalamasını sağlıyoruz Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Serdar Yol, "Cerrahi yöntemlerle çıkartılamayan periampüller bölge tümörlerinin tıkadığı safra yollarına ERCP yöntemi ile stent takarak hastanın daha uzun yaşama şansını yakalamasını sağlıyoruz" dedi. Samsun'da Büyük Anadolu Hastanesi'nde safra yollarında en sık olarak görülen, taş ve tümörlerin neden olduğu tıkanmalara ERCP yöntemi ile uygulanan tedavi metotları hakkında bilgi veren Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Serdar Yol, özellikle cerrahi müdahale ile çıkartılamayan tümörlerin neden olduğu tıkanmalara stent uygulaması rutin olarak uyguladıklarını belirtti. ERCP yöntem ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Yol, "Ağızdan yandan görüşlü bir endoskop ile mideyi geçip oniki parmak bağırsağına kadar ilerlediğimiz ve orada safra kanalının ve pankreas kanalının birleşip bağırsağa aktığı kanalı bulup, oradan safra yolları ve pankreas kanalına girip görüntüleme ve bir takım işlemlerin yapıldığı yönteme Endoskopik Retrograt Kolanjiopankreatografi ERCP denir. Daha önceden safra yollarının görüntülenmesinde kullanılan metotlar oldukça sınırlıydı. ERCP yöntemi ile hastayı uyutarak midesine bakar gibi bir hortum yutturarak, kanalın alt ucundan giriyoruz. Bizim yaptığımız ağızdan bağırsağa girip sonra yukarıya çıkarak kanalın ağzını bulup, oradan safra yollarını görüntülüyoruz, görüntülemeden de öteye bir takım tedavi metotlarını uyguluyoruz bu yöntemle. ERCP dediğimiz yöntemden daha sonra çıkan Manyetik Rezonans Kolanjiopankreatografi MRCP diye bir başka yöntem var. Bu bir çeşit MR yöntemi. Önceden ERCP hem tanı hem tedavi yöntemiyken, günümüzde daha çok MRCP teşhis metodu, ama ERCP artık bir tedavi metodu haline geldi. Teşhis koymak için hastaya gereksiz yere hortum yutturmaya gerek kalmıyor. Bugün hasta cihaza yatıyor, damardan ilacı veriliyor ve hastanın safra yollarının görüntülenmesi sağlanıyor, en güncel teşhis metodu. ERCP'nin üstünlüğü şu; safra yollarına direk müdahale etme şansınız var" diye konuştu. Karaciğerin dışındaki safra yollarının en önemli 2 tane patolojisi olduğunu belirten Prof. Dr. Yol, şunları kaydetti "Biz bunlara tıkanma sarılığı diyoruz. Karaciğerden çıkan safra yolundaki tıkanıklıktan bahsediyoruz. Bu tıkanıklığı yapan pek çok neden var, bunlardan 2 tanesini çok sık görüyoruz. Birincisi taş, ikincisi ise tümör. Safra kesesinde taş varsa ve safra yollarında herhangi bir taş yoksa yaptığımız işlem bugün için altın standart haline gelmiş olan kapalı yöntem ile safra kesesinin alınma işlemi. Hem safra kesesinde taş varsa hem de safra yolunda taş varsa bu sefer ERCP devreye girmek zorunda. Safra kesesindeki taşı almadan önce mutlaka ERCP ile kanalın ağzından girip safra kanalından taşı düşürmek zorundayız. Bu pratik bir yöntem. Samsun'da yaygın olarak uygulamasını yaptığımız yöntem bu. Eskiden bunlar için açık cerrahi yapılırdı. Periampüller bölge tümörlerinin ancak yüzde 20'sini cerrahi olarak çıkartabiliyorsunuz. Yüzde 80'ini cerrahi olarak çıkartamıyorsunuz ve cerrahinin de büyük ameliyatlarından birisi ki, biz bunu yapabiliyoruz. Bu hastanın tedavisinde cerrahi anlamda birkaç alternatif var. Bunlardan bir tanesi hastaya açık cerrahi yapabilirsiniz. Karnını açıp oradaki safra kanalını başka bir yöne saptırırsınız. Sonuçta bunun için de hastaya açık cerrahi yapmak zorundasınız, hastanın zaten bir tümör yükü var. O tümörü oradan çıkartmak için değil, sadece sarılık için hastaya bir cerrahi işlem yapmış oluyorsunuz. Hastanın asıl tümörüne yönelik tedavi yapmaksızın hastaya ek bir yük bindirmiş oluyorsunuz. Biz diyoruz ki, buna gerek yok, hastayı uyutuyoruz, oniki parmak bağırsağından girerek tümörün olduğu tıkalı yere stent dediğimiz bir tüp yerleştiriyoruz. Safra bağırsağa akmaya devam ediyor ve sarılık düzeliyor. Ameliyat yapmaksızın endoskopi yapar gibi hastayı tedavi etme yöntemi ortaya çıkıyor. Cerrahi olarak çıkartılamayan tümörlerde en ideal seçenek budur. Zaten tümörü cerrahi olarak çıkartamadığınız zaman çok uzun yaşamıyor hasta. ERCP ile stent yerleştirme yöntemiyle hastanın ömrüne açık cerrahi yaparak zarar vermemiş oluyorsunuz. Hastayı sarılıklı halde bırakırsanız hastanın ömrü daha kısa olur, stent koyduğunuz zaman hasta daha uzun yaşama şansına sahip oluyor. Her gastroentolog bu girişimsel işlemleri yapmayabiliyor. Bir takım komplikasyonları var. Bağırsak delinebilir, acil ameliyat gerekebilir, kanama olabilir, pankreas bezi iltihapları gelişebiliyor. Bu işlemi cerrahlar daha yoğun bir şekilde yapıyor."
Safra kesesi taşı bağırsakları etkiler mi?Safra kesesi taşlarının diğer yol açtığı hastalık daha seyrek olarak da safra kesesinde bulunan büyük bir taşın kese duvarını uzun bir süre zarfında delerek, bağırsağa geçmesi ve ince bağırsağın dar bir yerinde mekanik tıkanmaya neden kesesi taşı alınmazsa ne olur?Tedavi edilmezse safra kesesinin delinmesi, enfeksiyonun kana yayılması gibi ciddi problemlere yol açabilir. Sarılık Ana safra kanalının safra taşıyla tıkanmasına bağlı olarak gelişir. Bu komplikasyon tıkanma sarılığı olarak taşı kanala düşerse nasıl anlaşılır?Bu taşların safra kanalına düşmesi ile birlikte hastalarda şiddetli belirtiler görülmeye başlanmaktadır. Belirtiler arasında ise ağrı en belirgin olanıdır. Ağrı oluşumu çoğunlukla karın bölgesinin sağ üst kısmında meydana gelmektedir. Bazen de sırta ya da sağ omuza vuran ağrılar da büyük safra kesesi taşı kaç mm?Safra kesesindeki taşın boyutu önemlidir; genellikle 5 mm üzerindeki taşlar kolay kolay safra kesesinden safra yollarına düşmez ancak safra kesesinin çıkışını tıkayıp safra kesesinin şişmesine ve iltihaplanmasına neden olurken, 5 mm in altındaki taşlar safra kesesinden safra yollarına düşüp safra yolunu ve pankreas …Safra kesesi taşı mideye vurur mu?Toplumda en sık görülen hastalıklardan biri olan safra kesesi taşları; mide ağrısı, hazımsızlık, gaz sancısı, şişkinlik gibi sikayetlerle kendini belli kesesi ağrısı nerelere vurur?Safra Kesesi Ağrısı Nerelere Vurur? Karnın sağ üst ve üst orta bölümünde yoğun şekilde hissedilen ağrı sağ kürek kemiğine, iki kürek kemiğinin ortasına ve sırta doğru yayılım kesesi taşı için ameliyat şart mı?Safra kesesi içinde taş varsa bunun kesin tedavisi ameliyattır. Eğer taşlar ana safra yoluna düşerse safranın bağırsağa akması engellenerek sarılığa sebep olabilir. O zaman 1 günde tedavisi yapılacak basit bir ameliyatın şekli değişecek, ameliyatta safra yollarına da müdahale etmek gerekebilecektir.
safra kanalına takilan stent ağrı yaparmı